Allahın beyanıyla faydalanın; öğüdüyle öğütlenin;
Onun öğüdünü kabul edin,tutun.Çünkü;
Allah,özürler getirmenize karşı açık deliller sunar;
Sevdiğini size bildirdi; hoşlanmadığı şeyleri anlattı;
Bütün bunları da buyruklarına uymanız,
Yasakladığı şeylerden kaçınmanız için ikaz etti.
Cennet hoşa gitmeyen şeylerle kaplanmıştır,
Cehennem isteklerle kaplanmıştır buyurmuştur.
Tabiatın hoşlanmadığına dayanır isyan,suç yoktur,
Ancak nefsin isteğine,dileğine bağlanır.
Allah rahmet etsin şehvetinden kaçınan,
Nefsinin dileğini söküp atan kişiye; şu nefis,
İnsanı olmayacaklara sürükler,götürür; insan,
Dileklerini söküp atmadıkça boyuna,
Onun dileğine uyar,suça,isyana düşer gider.
İnanan,nefsinden zanlara düşerek,
Düzeninden emin olmadan sabahlar,akşamlar;
Boyuna nefsini ayıplar,onu kınar durur.
Sizden öncekiler gibi olun; önceki gidenlere uyun;
Onlar,dünyada,göçecek kişiler gibi çadır kurdular,
Konaklardan göçen kişiler gibi bırakıp göçtüler.
Bilin ki şu Kurân,öğüdünde aldatmayan,
Yol göstermede insanı azdırmayan,
Söyleyişte yalan söylemeyen bir öğütçüdür.
Kurânla oturup kalkan,doğrulukta,
Fazla bir şeye ulaşmayan,
Körlükte noksana erişmeden oturup kalkar.
Bilin ki hiç kimseye Kurândan sonra bir ihtiyaç,
Bir yoksulluk gelip çatmaz;
Kimseye ona uyduktan sonra zenginlik ulaşmaz.
Dertlerinize şifa dileyin; güçlüklerinize yardım isteyin;
En büyük derde devadır o da küfürdür,nifaktır.
Allahtan Kurânla dileğinizi dileyin; Allaha yönelin;
Onu vesile ederek halktan bir şey istemeyin;
Onun değerine denk başka bir şeyle yönelinmez.
Bilin ki O şefaatçidir,şefaati kabul edilir;
Öyle söz söyleyendir ki sözü tasdik olunur;
Kurân kıyâmet günü kime şefaat ederse kabul olur
Kimin aleyhinde söz söylerse sözü makbul sayılır.
Kıyamet günü bir nida eden der ki:
Kurândan başka şey eken,biçerken belâlara uğrar.
İyi işe koyulun; sona dek çalışın,doğru olun;
Bilin ki size bir son vardır,sonunuza yönelin.
Bilin ki size alametler dikilmiştir,uyun da yol alın;
Bilin ki İslâm için son durak vardır; o durağa yürüyün.
Allah size,hakkından vacip ettiğini eda ederek,
Bildirdiği vazifeleri yaparak ulaşın.
Bilin ki kader,olup biter,kaza gelir çatar.
Allahın vaadiyle,deliliyle konuşuyorum sizinle.
Rabbimiz Allahtır dediniz,
O halde kitabına uyun doğru olun;
Emrine uyup kulluğunda doğru/lukta bulunun.
Sonra da o doğru yoldan ayrılmayın;
O yolda bidatler meydana getirmeyin;
O yola aykırı harekette bulunmayın.
Çünkü ayrılanlar,kıyamet gününde,
Allah katında,rahmetine ulaşamazlar.
Halkı ayırmaktan sakının,dilinizi tutun;
Gönlünüz başka düşünce,diliniz başka söz olmasın.
Herkesin dilini tutması gerektir,çünkü dil,dönektir;
Sahibini eğri yola götürür,saptırır.
Çekinen kulun,dilini tutmadıkça
Çekinmesinden faydalandığını görmedim.
Çünkü inananın dili,gönlünün ardındadır;
Münafığın gönlüyse dilinin ardında.
İnanan,bir söz söylemek istedi mi,
Önce gönlünden geçirir o sözü,bir düşünür,
Hayırsa söyler,şerse vazgeçer.
Münafıksa diline gelini söyler;
Hangi söz kendisine fayda verir,
Hangi söz zarar,düşünmez bile.
Kim yüce Allaha,müslümanların kanlarından,
Mallarından tertemiz olarak ulaşmak isterse,
Dilini onların ayıplarından korusun,bunu yapsın.
İnanan bu yıl helâl bildiğini geçen yıl da helâl bilir;
Geçen yıl hâram saydığını bu yıl da hâram sayar.
Haram olan şeylerden,insanların helâl saydıkları,
Size helal olmaz; helal, Allahın helâl ettiği şeydir,
Haram da Allahın harâm ettiği şey.
İşlerde tecrübeniz var,onlarda tedbirde bulundunuz;
Öğütler verildi sizden öncekilerin halleriyle,
Örnekler gösterildi size; apaçık işe çağrıldınız;
Bunu ancak sağır duymadı, kör görmedi.
Allahın belalarla sınadığı,tecrübelerle denediği kişiye
Hiç bir öğüt fayda veremez,tanımadığı, inkâr ettiği kusur,
Önüne çıkagelir; belirir; o vakit inkâr ettiğini anlar,bilir.
İnsanlar iki bölüktür:bir bölüğü şeriata uyar;
Öbür bölüğü bidate sapar.
İkinci bölüğün,ne bir delili vardır,ne bir ışığı.
Kimseye Kurana benzer başka bir şeyle öğüt vermez;
Çünkü Kurân,Allahın sağlam ipidir,emin sebebidir;
Gönüllerin baharı ondadır; bilgilerin kaynakları onda;
Gönüle ondan başka bir şeyle cila olamaz;
Ondan başka bir şey gönlü parlatamaz.
Böyle olmakla beraber gene de ondan öğüt alanlar,
Ona uyup yol almışlardır; unutan,unutmaya kapılanlar,
Yolda kalakalmışlardır.
Bir hayır gördünüz mü,ona yardım edin,
Bir şer gördünüz mü,bırakın onu,gidin.
Zulüm üç kısımdır:bir zulüm var,bağışlanmaz,
Bir zulüm var,terk edilmez; cezası verilir;
Bir zulüm var,bağışlanır,cezası aranmaz.
Bağışlanmayan zulüm,Allaha şirk koşmaktır.
Bağışlanan zulüm,kulun küçük,hoş olmayan
İşlerde kendisine zulmetmesidir.
Terk edilmeyen zulüm,kulların birbirlerine zulmüdür.
Sakının Allah dininde renkten renge girmekten.
Gerçeğe ait olup hoşlanmadığınız,birleşerek yaptığınız,
Batıla dair severek,birbirinizden ayrılmanızdan hayırlıdır.
Ayrılıkla ne geçmiş kavimlerden birine hayır vermiştir,
Ne şimdiki topluluklardan birine hayır verir.
Ne mutlu o kişiye ki kendi ayıbı,
Onu insanların ayıplarını görmekten alıkor;
Ne mutlu o kişiye ki evinde oturur,rızkını yer,
Rabbinin kulluğuyla meşgul olur,hatalarına ağlar,
Kendisiyle uğraşır; halk ondan rahattır,razıdır.
Kayıt Tarihi : 9.7.2012 12:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!