Rabbimiz dini akıllı varlık olan insana göndermiştir. Bütün varlıklar Allah’a ibadet haindedir. Allah insana sorumluluk yüklemiş, Kur’an-ı taşıma, tebliğ etme yaşama sorumluluğunu, Cenab-ı Hak Müslümanlara bahşetmiştir, İnsan kendi tahmin ve kanaatine dayanarak bir akide kurması, sonrada bu çürük ipliğe bütün hayatı bağlaması doğru olamaz. Şahsi mesuliyet var! ne büyüklenenlere nede şeytana sorumluluğumuzu yıkamayız.
Müslümanlar Kur’an-ı taşıyorlar, elinde bırakmıyorlar ama, içeriğini bıraktılar. Canımız kadar sevdiğimiz Tenzilül Hâkimi yüreğimizde, sırtımızda taşımazsak fani kapılar buluruz. Kusurlarımızla islamı gölgeledik, tarifleri büyüttük. İnsanları küçültük.
Kur’an-ı Kerim Allah kelamıdır.Vahyin mahsülüdür. İnsanın manevi özü ve varlığı arasında ki dehşet verici çatışmayı çözebilecek, İslam dışında bir din, Kur’an dışında hiç bir itap yoktur.Bütün insanlık bilgisi, ilahi kelamın büyüklüğünü ve mucizesini kabul etmektedir. Çünkü akla aykırı hiç bir esas ihtiva etmez. İnsan oğlu, bu büyük emanet ve azametli sorumlulukla yanyanadır.
Şairimiz ne güzel söylemiş:
İnsana ruh aracıyla, bu ilâhi bir lütufdur.
Bu Kitap daralan gönüllere rahmet ve nurdur.
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman