Birbirimizin gökkuşağı rengini
oysa ne çok severdik
dokuma tezgâhlarında
gezinirken avucumuzun yüzü
nakış nakış damar damar tayf tayf
nasıl bulmazdı ki ellerimiz künh huzuru
meselâ polislerin jandarmanın
özbeöz vatandaşını nasıl dövdüğünü
ben hiç görmedim
plâstik kalın kamçılarla
dipçikleye dipçikleye
önüne katıp
bir insan sürüsünü
ho ho diyerek severek ve de isteyerek
nasıl şetâret şetâret alıp götürdüğünü
birbirimizi çok yaşatmışlığımız
çok da öldürmüşlüğümüz var bizim
dar ettiler serçe kursağımıza
darıdünyayı
bizi sırtımızdan
hançerledikçe hançerleyen bu dâvâ
hep merak ettim
acep hangi dâvâ idi
elleri toprak gözleri toprak
elleri kan elleri organ
ben siyâsetçilerin hasımlığı muhâsımlığı
nasıl ihtiraslı suladığını da hiç görmedim
suladıkları kimsesiz metrûk mezarlıkların
yine kimsesiz zalâm çiçeksiz böğrü idi
aha geldik gidiyoruz ahâli
lâl diller
galiz gönüller
çözülür elbet
nasıl çözülmez ki
ve vardır her kulun Allah'a
bir şikâyeti bir memnûniyeti
hayır olsun cümle ölümünüz
ölümsüzlüğünüz
sonra hiç utanmadan
hiçbir şey olmamış gibi
birbirinizden
helâllik istiyorsunuz ya
mestî-âver hakîkat ne demek
işte o vakit her şeyi anlıyoruz.
Kayıt Tarihi : 29.6.2019 13:58:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!