Yenisini alamam yetişmezse bayrama.
'Arefeye uğrarsın, boşa para harcama.
Atarız yarım pençe sökeriz bağcıkları.
Badem yağlı boyarız kösele topukları.'
O biliyor aslında nerde! yeni kundura.
Bayram sonuna varmaz cepteki son yüz lira.
Gözlük üstünden bakıp bilerken falçatayı.
Tek kalıpta kaç desi, diker türlü sayayı.
Dudağı sıra çivi, örs'te zenne topuğu.
Baly kurusun diye zorlanıyor soluğu.
Haberdar memleketten daim açık radyosu
Kursağı haram bilmez, öğünü sefertası.
Yıllar var her bayramda namaza zor yetişti
O papuçlar bayrama yetişecek demişti.
Kayıt Tarihi : 15.4.2011 21:22:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ünal Akbulut](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/04/15/kundura-tamircisi.jpg)
İlhamına ve kalemin bin barekallah.
Hayırlı çalışmalar.
Yeniliklere kapıları kapatmak mümkün değil elbette, dünün keseri kelpeteniyle bugünün işlerinin yürütülemeyeceği de aşikar ..Ah ki, şu hayatı kolaylaştıran devasa yenilikler o özlemini duyduğumuz meslek bilincini ahlakını da beraberinde getirebilseydi!. Asıl özlem bu işte!. Şiirin işaret ettiği önemli bir nokta da bu değil mi sahi?.. Günümüzde de oluşturulamaz mı sanki çağa uygun güleç yüzlü gerçek sözlü insana hizmet odaklı meslek erbabı yetiştiren ahilik benzeri mesleki kuruluşlar?!. Neyse…
Neyse derken eski meslek ustalarının çekiç seslerinden alınacak çok dersler var diyorum ve bu güzel şiirin şairini tebrik ediyorum.
Bu arada bağçık bağcık mı olmalıydı?:)
saygılar
Pencerenin arkasından baktığınızda sanki somut bir mana var gibi dursa da önemli olan o pencerenin iç tarafında ne olduğunu görebilmek. Zira Ünal bey; pencerenin içinden gördüklerini kaleme almış. Aslında bir yarayı, zaman zaman öykülere de konu olmuş benzer bir çileyi dile getirmiş.
Mana olarak ehemmiyeti önemli ve güzel olan şiirde; yazım tekniği de o kadar güzel ki. Beyitlerle sunulan şiir Türk Edebiyatına bence güzel bir örnek.
Sizi yürekten tebrik ediyorum.
Aynı zamanda bu şiir: 31 mayıs 2013günü sitemizde günün şiiri de seçilmiş. Kutluyorum sizi.
_
Şiirin konusunun ne kadar geniş olduğunun güzel bir örneği olmuş bu şiir.
Hep aşk, sevda; vuslat, hasret; sefa, çile; vatan, millet vb şeyler olacak değil ya.
Hayatın var olduğu her yerde ve yaşanılan, görülen, paylaşılan her şey şiirin konusudur.
Kundura tamircisi, işi, ilişkisi ve anlayışı, inancı da şiirin konusu olmaktan geri kalmaz. Bu yönüyle farklı bir konu ve şekil özellikleri bakımından da yine farklılık gösteren bir şiir.
Uyak düzenine bakılırsa mesnevi tarzında yazılmış.
Nazım birimi beyit ve her beyit kendi arasında uyaklı.
Ölçü 14’lü hece.
Ancak 5. beyitin 2. dizesi 13 hece.
“Baly kurusun diye zorlanıyor soluğu.”
Türkçemizin güzel kurallarından biri de her bir hecede bir sesli harfin oluşudur. Heceleri sayarken sesli harfleri saymamız yeterli olur.
Kelime “baly” şeklinde yazılırsa kaç hece olarak değerlendirmek lazım?
Aruz olsa hece gereği bir kapalı- bir açık hece (_ .) gibi değerlendirmek mümkün.
Bu durumda “göz kafiyesi mi, kulak kafiyesi mi” tartışmasının uzantısını halâ yaşıyoruz demektir.
Kelimeyi söylerken “bali” veya “baliy” gibi söylüyoruz ya. Uyak için yetmiyor mu, gibi düşünmek de mümkün.
Her ne kadar bu kelimede uyak aramayacaksak da, sonuçta ölçüye baktığımızda bir hece eksikliği (sesli harflerin sayısı itibariyle) görmüş olacağız.
Ünal Akbulut (Yavuz Sait) Beyi bu konu ve işleniş bakımından faklı olan, bir bakıma eski şiir ile yeni anlayışın birleştirildiği, sentez edildiği şiir için tebrik ediyor, günün şiiri olmasından dolayı kutluyorum.
Seçici Kurula da bu vesile ile teşekkürler.
Sevgi ve saygı ile…
Hikmet Çiftçi
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
TÜM YORUMLAR (15)