Kumrular İstanbul’da Yaşayamaz Mislina

Hayrettin Taylan
1968

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

Kumrular İstanbul’da Yaşayamaz Mislina

Kumruların kurgusu sandım.Film önce ayrılmakla başlıyor,kuğular dansında barışıyor imkansızlık.Sızılar sözsüz kitapları okuyor.
-Senarist,yazmayı bırakıyor kadere oynuyor.Kader senaryosunu kederin repliklerinde arıyor.Karışık hayatlara karışmış can kırıkların tamirci çırağıyım.Yüreğimde çıram da var.
_Korkma benden önce binlerce ben sundum sana.
Demlik yüreğinin közünde, demlese aşk gözünde iyi olurdu Mislina.
-İki şeker, iki damlaya yetmezmiş nemli sözlerinin altına not vardı.
Sonra kendime not yazdım:
…: Aşkın gözünü kör eden körler derneği başkanlığını bırakmalıyım.
Eskiye mazi diyenlerin deyişlerinde eski neden eskimiyor.Bu söz çok felsefik yüzle yüzüyor.
-Tutku kendi elmasını indirdi aşkın göğünden.Üç elma masalımızın ortasında .Elma ,aşka ayrılık demektir bilmelisin.
Adem’le Havva,elmayı yediklerinde aşktan, cennetten uzak kaldılar.
-Kendini vuran bir kuşun efsanesinde durulandı durumun.Duruşum içinde kalanlara karşı, içinde geçenleri arıtarak kendine gelir.
-Ah şair…Leyleklerin getirdiği kız büyümüş de seni böyle süründüyor.Şimdi o leyleği bulup gagasını kırmalısın diyecem.
Leylekler kendi harfleri kadar yaşarmış.
Ley,
lek.

-Vakitli inen damlalarının hesabını ödemeye geldim güleç yüzünde.
Damla :
-Senin için inen o damlaların hesabını sen ona yanarken ödendi.Artık ağlayan cümleler kurma.Kurgulanmış gidişlerin mermisi olmasın sözlerin.
-Söz mü damla mı?
-Tesirin ölçüsünde kaldım,sözlerin mi damlaların mı daha ağır diye soracak olursan elbette damlaların,elbet nemli gözlerin.
-Kana kana içirdin vicdanıma damlalarını.Ağladın sızdım derinlerime.Şimdi isimsiz, sensiz, okyanusun ortasında kaldı vicdanım.Yüzen bir ada gibi, solunda sen, sağında sen.Sobeledi ıslaklığın.
Yetim kalan demlerin son hecesinde baş harfinde kaldım.
Aşka, aya, ayrılığa, aklanışa, çentik atıp durdu.Baş harfinle başlayıp baş harfinle bitiyor alfa’bem.
S’onsuzluğun künyesi okundu sözlüklerin dilsiz hecesinde.K’alanlara
gittim,kendime alan açmak için.İçimle dışım arasında dışlanmış acılar ağ kurmuş.Örümceği senden kalma, ölümceği senden alınma.
Hicran, cereyan ediyor,üşüyor vebalim.

İstanbul günahların toptancısı mı yapar, insan her kentte aynı mı ki Mislina.Metropollerin modern algılarında genler bozuk gıdalar gibi.
-Genlerimiz bozulmuş. Erkek egolarla içsel açlık arasında kendi hazlarına çerçi.Hazır tuzaklar nefsine nişan.Arzular hep tetikte, hazırlanmış soyunuklara atılmak atıl değil.Çok çıplak özgürlükler sunulmuş. İstanbul çok kent ağlatır, çok aşık usandırır, çok kadın ağlatır.
-İçimden akan içlerin metruk kenti sen misin?
An ‘kara.
-Gelemem.
-İs- tan- bul
İs (var bu –tan) da - bul-duğum seni.

sen kadar sana yakın bir sevilme güneşiyim
sen kadar sana beyaz kavuşma ayıyım
sen kadar sana yakın yakınlaşma şavkıyım
sen kadar sana uzak yalnızlık vahasıyım
sen kadar sana benzer bir benzersizlik alisiyim

Hayrettin Taylan
Kayıt Tarihi : 27.7.2012 00:35:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hayrettin Taylan