matarasına tuz ekleyen şairler kadar cesaretim yok;
boyacı çocukların mırıldandığı bir türküyü yazıyorum sana
henüz şekerle tanışmamış
kitapla konuşmamış bir sabinin dilinden...
her akşam sil baştan çöken hüznün
bir dilim kuru ekmek üzerine alabildiğince uzandığı...
çakıyla kaldırımlara kazınan bir sevda öyküsünü…
bu sancı seni de kıvrandırır bir gün ey meram.
senin de üzerine çöker...
kayalıpark'ından, sırçalı medrese'nden vurur seni de.
kalbinden vurur ey meram. umulmadık yerinden vurur;
çifte kümbetler eğilir önünde... seni de aşar bu kahır ey meram, seni de.
eylül, duvağından soyunup çıkar ve el kitabını sana uzatır.
ey meram, ey şehir ve ey karakış.
bir dikencik olup batma elime.
bir yâre dürmüşüm yardan da öte.
bir yâr ki, bilmezsin, harikulâde.
bir de sen, bir desen işleyiversen avuçlarımın içine.
sana bakan yanıma bir tebessüm üflesen.
gölgemin peşinden tutup ayırsan
ve'l asr'ı okutsan sultan selim'de
ikindiyi aziziye'den uğurlasak son bir kez...
umutları alınmışçasına bir çocuğun elinden,
sevinci çalınmışçasına…
hazan mevsimidir kapıyı çalan.
kestane yapraklarından sormalı bunu,
çınar ağaçlarından, serçelerden sormalı;
sincaplardan, gelinciklerden...
bugün cuma;
güvercinler alâeddin camiinin avlusuna konuyor,
kumrular buğday pazarı'na...
Kayıt Tarihi : 7.7.2011 16:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!