YOLCUNUN AYNASI
(Kendini Bilme Risalesi – Modern Okunuş)
Bir damlanın içinde saklı okyanusu sorarsan:
“Deniz sandım kendimi…
Ta ki kıyıya çarpana dek.”
Dağlar sessizliğe eğilir,
Çünkü yankı, sözlerin mezarlığıdır.
Sus ki gök, yankılanmayı öğrensin
Seni var eden Nefes’ten…
Yol, ayağına batan taşlardan ibaret değil;
Yürüdükçe kanayan tabanında
Sırların çiçek açar.
Karanlıktan korkma artık;
Her gece kendi güneşini taşır gözbebeklerinde.
İçinde bir “ben” var:
Gölgeleri yutan bir ayna…
Parlat onu!
Görünsün de, görünmeyen Yüzü keşfetsin dünya.
Zaman nehir değil;
Suyun içinde yüzen bir testi.
Kır onu!
İçindeki durgun göle ulaşasın…
Ölüm kapı değil;
Sadece tenin soluk alışıdır.
Nefes al!
Her “hu”da
Varlığın kök salar
Hiçliğin bereket toprağına…
Aşk, iki bedenin yakınlığı değil,
İki yalnızlığın aynı semâda dans etmesidir.
Döndükçe erir “sen” dediğin,
Göklere uzanan kanatlarını serbest bırakırsın!
En büyük mucize:
Kum tanesinde çölü görmek değil,
Kendi çölünü
Bir kum tanesi sanabilmektir.
Ey yolcu!
Işık sende saklı,
Karanlık da…
Kendi gecene mum yak ki
Yıldızlar doğsun
Kalbinin kır çiçeklerinde.
Kayıt Tarihi : 5.8.2025 22:14:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Tematik Hatırlatmalar (Modern Açıklamalar): Su Metaforu: Damla → deniz → testi → göl → nehir → birliğe, vahdet-i vücûda işaret eder. Işık ve Karanlık: İçimizdeki zulmet ve nurun dansı; nefsi temizleme çağrısı. Ayna Sembolü: İnsan, Hak’kı yansıtan bir ayna; görünmeyeni görünür kılmak. Semâ İmajı: Mevlevî devri; insanın olgunlaşması, kendi semâsını bulması. Çöl ve Kum Paradoksu: “Ben” ve hakikat arasındaki yanılsama. Son Dörtlük: Kendini bilmek, nefs tezkiyesi ve içsel uyanış.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!