Umutlarım gidiyor aslında her akan kum tanesi ile.. Boğazım düğüm düğüm oluyor "Sizi çok seviyorum" diyemiyorum.. Bunu dememin çok şey değiştirmiyeceğini bilmekte avuçlarımı kapamamı engelliyor. Çünkü ne kadar kaparsam avuçlarımı o kadar hızlancak kum tanelerinin kaçması..
Martılar çığlık çığlığa sahilde.. Sanki içimdeki canhıraş bağırtıyı duyup ona tepki veriyorlar.. Sessizce ilerliyorum kumsalda. Kızgın kumlara batıyor ayaklarım.. Denize gitmek gerek belkide serinlemek için. O zamanda ayağıma yapışmış kum tanelerini çalar benden sular. Ben seviyorum onları.. Onlarda ben...i....mi? Bilmiyorum.. Artık hiçbirşey bilmiyorum..
Susmayın... Birşeyler söyleyin sizde kum tanelerim. Hep bir ağızdan konuşun güç verin bana.. Bunca zaman birlikte değilmiydik bu sahilde? Sizle paylaşmadımmı ben tüm duygularımı? Gözümden yaşlar aktığında sizin üstünüze akıtmadımmı? Siz saklamadınızmı o gözyaşlarımı? Neden susuyorsunuz?
Aklım oyunlar oynuyor bana.. "Kelebek Etkisi" diye bir film vardı. Onu yaşamak gibi birazda.. Bir orda aklım, bir burda.. Duygularımla, mantığım kılıç kalkan kuşanmış savaş ediyorlar.. Kim yapacak barışı? Kim aracı olcak barış sağlamak için ikisine? Güçlü olmalı o elçi. Her ikisinede hükmedebilmeli.. Kim? Kim? Kim?
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta