Kum saatini ters çevirdim zamanın,
Ne zaman ki kum taneleri düştü yere,
İşte o anda döküldü sicim sızılarım.
Dikenli tellere sığınmış korkularımla yüzleşti çirkef sözler.
Alacaklı gölgelerle kapıştı haykırışımın sıkı fıkı hayretleri.
Bir kahin soluğunca bilmiş aynalar sıkıştı kapı aralığına,
Ölümün buz gibi soğuk yüzü sıyrıldı eşikten.
Ve ne zaman ki soludum cehennem sıcaklarını,
İşte o an başa döndü zaman çemberinin hikayesi.
Sen hep o sokağın başında bekledin vaktini,
Ben hep o sokaktan geçirdim adımlarımı.
Yüzüne düşen saklı öykülerin kırışıklarında buldum mutluluğu
Ve hep aynı çizgide durdu yaşamımın çekingenliği.
Toyduk daha, delicesine kaçardı adımlarımız.
Bilirdim ne denli bir firara mahkum olduğunu esrarının.
Yine de inatla dururdum yüreğimin sana dokunduğu lahzalarda.
Kum saatini tersine çevirirdim zamanın,
Ve aynı nakaratta yaşardım acımı.
Aslında en çok da sana yakışmıştı yüreğimin alevleri.
Bir avuç kül bile kalmayan yüreğim en çok da sana yakışmıştı işte.
Belli ki bu acıyı da bilerek sırtlamıştım,
Penceremin kenarında isteyerek sulamıştım sensizliğinin çiçeklerini.
Bilerek çevirmiştim ne de olsa kum saatimi...
Kayıt Tarihi : 4.8.2010 11:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)