Kum Şiiri - Önder Karaçay

Depremde arama kurtarma ekibinden bir kahramanın bilinçaltını okuyan bir koşuk bu.

Beton olsa bloğu kaldıracağım, demir olsa keserek göçük altında kalanlara ulaşacağım.

Karşımda bir kum deryası ile karşılaşınca ne yapacağımı bilemedim!

Kova ile kum çekerek göçük altından can kurtarmak nerdeyse olanaksızdı.

Kumun içinde kumdan çok deniz tuzu, kireç ve çekirdek kabukları vardı.

Çöken inşaatların çoğunda beton, depreme uygun demir ve mühendislik yoktu!

Haliyle bu durum kova ile kum ve harç çekerek inşaat yapmaya benzemiyordu.

Gerçekler başka bilinçaltım başka yanıtlar veriyordu bu vahşete!

İnşaatların ülkemizde kimin için yapıldığını çözmeden hiçbir göçük altından kendimizi kurtarmamız ve yaşananların anlaşılması mümkün değildir.

Yarın yeni bir inşaat yapma çabasını birileri süsleyerek yine başlatır, rantı gören oraya yine sızar ve birileri karşılıklı çıkarlar gereği yanlışa göz yumar ve yeni bir yıkımın kaleleri daha yapılır. Birileri yine cebini ve kasasını doldurur.

Ülkemizde inşaatlar bankalara kaynak aktarmak için yapılır, birilerine rant ile zenginlik sağlamak için yapılır, özel mülkiyet bunun için var, toprak reformu yerine yabancıya toprak, mülk, maden ruhsatları ve yurttaşlık satışının bir sebebi de bu!

Sağlam konutlar yapmama sebebi her yıkımı yeniden imar için bankalara müşteri çoğaltmaktır en büyük sebep.

Talan etmek için savaş dışında sömürgeciler yararına buldukları en iyi yöntem bu.

Zalimler karşısında kum gibi çok olduğumuz halde bir kaç sömürgecinin bu düzenini yıkamayanlar olarak kumun her yıkımının altında kalan biz olmaya devam ediyoruz.

Düşen bir çığ sonrası hiçbir kar tanesi kendini sorumlu tutmaz. Depremde çöken binalarda kullanılan kumlardan hangisi kendini sorumlu tutabilir? Hiçbir kum tanesi gönüllü kendi iradesi ile o inşaatta harç olmadı.

Bunca yaşanan vahşet karşısında hiç kimsenin kendisini sorumlu tutmadığı gibi.

Kendine temsili sorumsuzlardan seçen sorunlu insanların sorumlu davranması da bu sebeple mümkün olmuyor.