Bir kafesin içinde bir kuş bir gün öldü
Zaman unsuruna sarmaya başlayınca tersyüzünü
Kuşun neşeli tüyleri ve sıcak eti
Direnemeden kafesin çelik tellerine benzedi
Fakat kafesin esirgeyen amacına
Kuşkulu bir zamanın hareketini
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Fakat kafesin esirgeyen amacına
Kuşun küçülen görüntüsünden çıkan bir kurtçuk
Etin eti eşmesiyle geri getirdi
kurtçuklar sağolsun diyesim geldi:=)
Mustafa'nın yorumuna katılıyorum, iyi alımlamış ve yorumunu iyi ifadelendirmiş...
İç ritim, iç ses meselesine gelince, Seco gibi felsefi ve kavramsal öncelikleri olan şiirler yazan bir şair bazen düzyazı etkili ürünler verebilir... Bu bence gayet anlaşılır birşey...
Kendi değerlerini ortaya koyan kavramlarını dışavurmada kullandığı imgesel bombardıman, sahneleme, ultra naturalist hatta sarkastik etkiler onun şiirinin özelliklerinden bazıları...
Başka söze gerek yok ... Kendi tarzı yolunda ilerleyen bir şair Seraceddin!...
Alabildiğine yaşam ve kent kültürü... İmgeler öylesine yumuşak ve keskin ki, kirli edebiyatın oldukça temiz bir kullanımı, alışılagelmiş bir kelebek koza benzetmesinin çok daha ötesine, bir çürükçül yaşamın 'yaşam' olmasına ve çelikle nitelenen yozlaşmış kent kültürü ne kadar sarsa da etrafımızı, ben dediğimizin et tarafından bir başka yaşama kültürü fışkıracak... Böylelikle düşüncenin hapishanesi olamayacağı gibi eti de mahkum edemiyeceğimize ve yaşamı öldüremeyeceğimizi oldukça güzel bir gönderme... Yalın, boğmadan, kavrayarak ve ürperterek işlenmiş oldukça modern bir yazı, ben sevdim fakat biraz da iç ritim kullansaydı, eş zamanlı olarak bir yazı değil bir şiir diyebilirdim...
Mustafa Kılıçer
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta