Cemile kadın o günde her zaman ki tek düze yaşamının işleyişinde öğle üzeri ilçedeki belediyenin kültür evine gitmişti.
Tanıdık birkaç kadında oradaydı onlarla merhabalaşıp hal hatır sorarak sohbete koyulur. Kısa bir süre sonra yüzünde kirli sakalı otuz yaşlarında bir genç adam elinde selpak mendilleriyle içeri girer ve bayanlara elindeki mendilleri uzatarak almalarını rica eder.
Sosyal güvencesiz bir işleyişte birçok insan gibi keza ona da gemisini kurtaran kaptandı diye öğretmişlerdi.
Bu genç adam durumun getirdiği işsizliğin girdabında yaşamını sürdürmenin mücadelesini bir şekilde kendince verenlerdendi.
Zira dünya büyük bir krize girmiş Emperyal düzen üretim fazlasını tüketememenin açmazıyla insanları, toplumları bir sele kapılmışçasına savurup yutmaktaydı.
Bu varlık içinde yokluğun mu, yoksa yokluk içinde katmerli bir yokluğun mu ifadesiydi? Diye içleri sızlayarak düşünür kadınlar.
Ve birer ikişer selpak mendil alarak genç adama direnç umutları vermek adına gözlerinde gün doğumu sancılı güneş parıltısıyla bir veda havası estirircesine kültür evinden ayrılır genç adam.
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Bunun varlık içinde yokluğun mu, yoksa yokluk içinde katmerli bir yokluğun mu ifadesi olduğuna bir karar verebilseler belki daha farklı irdeleyecekler yaşamı..
Ama bilinmez
Daha sabaha çok var..
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta