Yalnızlığımı görür görmez gölgesine uzanırdım
saçlarımı okşamaya başlayınca o
ben ren geyikleriyle bir yolculuğa çıkar
masal olup dönerdim…
Şimdi beni görünce ıssız silüetini saklıyor
fark edince hemen yol değiştiriyor
önceleri beni gördüğünde
yakamoz tadında bir tebessüm yollardı
ben de onu azığıma koyar
uzun yolculuklar yapardım
başı sonu belli yolculuklar…
Öylesine aydınlıktı ki
yüreğime şavkı vurduğunda mevsim değişirdi
kışsa bahar
güz ise yine bahar…
ışık değnekleri canımı acıtmazdı hiç
bal arısı dokunuşlar bırakmazdı ruhumda…
Şimdi bulutlarda bile intikam havası
ve her yerde fena halde karanlık faslı…
Aymaz bir sokaktan geçerken
gökyüzünden asılan düş hevenkleri
başıma düşecekmiş gibi duruyor
düş olduğunu bilmesem
zannederim ki
beni öldürmek istiyor
oysaki biliyorum
o da yalnızlığın pervasızlığından çekiniyor…
Bir tünel kazıyorum
tünelin sonundaki ışık dahi karanlığa bakıyor
yoksa karanlık da mı yalnızlıktan korkuyor?
Karanlık gölgesini masum sanıyor
utanmıyor, panzehirim var deyip
bana doğru geliyor
o bilmiyor ki avuntusu yok bu halin
sen olmayınca yalnızlık doğuyor
yalnızlık da gölgesine almayınca beni
külliyen düşsüzlük başlıyor…
Kayıt Tarihi : 20.1.2009 22:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!