Sende bu yorgunluk
Bende bu yorgunluk ve
Rüzgarda bu yorgunluk
Uyusak diyoruz hani uyusak
Ve uyanmasak bir daha
Bir daha dokunmamacasına
Belki elimiz değince bir buluta
Bir yıldız tozu hafifliğinde
Savruluruz göğün her yanına
Uyusak diyoruz, orada kala-kalıyoruz
Ne uyuyabiliyoruz, ne de
Şu kabusun bir yerinde sıçrayıp
Taş beton yataklardan uyanabiliyoruz
Eskiden korkardım şairliğimden, kelimelerden
Vuracak bizi bir yerlerde köşe başlarında
Sokak ortalarında çırıl-çıplak diye
Olmadan üstümüzde hiçbir kabuğumuz
Ama artık biliyorum öldürenin ve öldürecek olanın
Ne amansız hastalıklar zamansız gelen
Bizim adım adım gittiğimiz
Ne de bir serseri kurşun geldiği yer belirsiz
Belki de öldürecek olanlar
Rüzgarda titreyerek sallanan
Ve güneşe öpücükler gönderip
Mavi göğe göz kırpan buğday tarlaları
Bizi öldürecek görüyorum
Aramıza dizip durduğumuz mayın tarlaları
Göz alabildiğine düz
Ve güneşi minnacık batıran, yutan
Sende bu yorgunluk
Bende bu kırgınlık
Uzanıp duran bütün tarlaların üstüne
Bir gün öleceksin biliyorum
Bir gün öleceğim
Bütün depresif terimlere donatılmış olan ölüm
Bir gün tutklayacak bizi
Ve sıçrayacağız titreyerek uykulardan
Güneş görmüş bir kardelen gibi
Zaman eskitip bizi
Küllere dönüştürecek
Her bir parçamız savrulup tarlaların üstüne
Bir bir patlatacak bütün mayınları
İşte o zaman hiç bir mayın olmayacak
Ama biz de olmayacağız
Ve onları oraya yerleştiren ellerimiz olmayacak
Bir daha dokunmamacasına
Çok mu yorgunuz ve çok mu kırgın
Hadi o zaman vakit dar
Küllerde buluşalım
Reşat ÖztoprakKayıt Tarihi : 24.12.2020 23:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!