Ölüm, bir rüzgâr gibi eser içimde, Savrulur hayaller, kül olur sessizce. Her nefeste özlem bir düğüm atar, Gidenlerin izinde, zaman donar. Adını unuttum, yüzün silik bir düş, Kalbim bıkkınlıkla dolu, karanlıkla örülmüş. Ne ileri ne geri, bir boşlukta savrulurum, Özlem mi bu, yoksa sadece bir kuruntum? Yollar kapanır, sesler susar aniden, Ölümden kalan bir huzur var derinden. Ama bıkkınlık kanar, geçmeyen bir yara, Özlemle büyür, ölümle varır bahara. Bir son mu, bir başlangıç mı bu ağıt? Özlem dolu gözlerde ölüm saklı bir vakit. Bıkkın ruh, yine sorar cevapsız soruyu: "Neden giden hep o, kalan ben oluyorum?"
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman