Çağlar geçti üstünden… Bin yıl oldu hakikatten gideli, sen yoktun. Nemrut’tan başladı uzlet. Harran’dan Halep’e, Şam’dan Yemen’e sesler tutuldu. Babalar ölümü buldu, kardeşler kavgayı. İbrahim’in ateşi suyu yaktı, İsmail’in boynu kesti bıçağı. Musa bölündü ikiye, asa denedi sabrı, kızıldı… Kuyu Yusuf’un içine saklandı, Züleyha indi karanlığa, çıkmadı… Yel göçtü, toprak emdi insanı. Çadırda ayasını yakarken esmer çocuklar, gölgeleri ısındı. Diken ruha battı, gül yürüdü üzerine ışkının. Akisini yuttu dağlar sen doğunca, avazınla…
Amber dendi adına… Kutsal kapı açıldı göğün şahdamarından, savruldu ışık erbain vakti yazgıya. Tütsünün dumanı kayıptı, kokusu yoktu külün rüzgârda. Dar sokaklar arasında cıvıl sesi koptu pervanenin… Kerpiç kokusu atlasa vurdu tahta odada kamaşan sıvanın. Kazınmış bir sırrın içindeydi adın. Elinde mızrap, çığlığında temaşa, karalanmış kulluğu yeniden yazdın.
Amber dendi adına… Yılları koysan üst üste, yine de az gelirdi yaraları kapatmaya. Zaman seninle geldi… Yunus kendinden biçti pahasını, misk değdirdi avare yolcusuna iki kapının. İmbiğe bulaşmış kumu temizledi ayakları. Çarığına aldandı. Çölde zakkum zehriyle köz oldu gözleri. Kapattı. Kirpiğinde kırılmış kulluğu, Amber’de aradı Hakk’ı…
Tersi “ARAZ”dı kulağına söylenmiş hikâyenin. Adın, ahirden alırdı evvel zaman izlerini. Tellal iken yorulmuştu hörgücünü boynunda taşıyan, kalbur samanın içinde kaybolmuştu… Terli hançerende terennüm zamanıydı. Okunmamış dualarını sen sürdün yüzüne, astarı aslından ucuz kabahatlerin. Zeban’ı eskimiş urbasından çıkardın. Kırk tas su döktün ağrına gidenin ardından…
Kül rüzgârı affetmedi,
Çöl Amber’i…
Hangi ateş düşerdi cemreden evvel suya?
Ki tüterdi bağrı Yunus’un cehennem gibi…
Külde yakılan türküydü Amber
Söylendi asırlarca gitmeyen misafir gibi…
Kayıt Tarihi : 3.4.2008 13:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
çok teşekkür ederim bitanem
TÜM YORUMLAR (7)