Kül ve kın Şiiri - Mert Karahancı

Mert Karahancı
11

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Kül ve kın

Kül ve Kın

Düşer göğe bir taş, yankılanır kından,
Zaman susar, akrep döner zindandan.
Ne bir bahar, ne dalında çiçek,
Yürek, kemiğe zincir, tende gerçek.

Hangi rüzgâr taşıdı bu tozu buraya?
Hangi el yazdı alınları karaya?
Söz biter, harf kanar sessizce,
Bir çağ kapanır, bir çağ eskir hecesizce.

Ey yolcu, ki yollar sende kördüğüm,
Adım attıkça çözülür mü bu düğüm?
Taş taş üstüne, kan kan üstüne,
Hakikat bir bıçak, vurup durur göğsüne.

Dinle! Çan değil, bu bir kemik sesi,
Tarihin kırılan dalında nefesi.
Küller savrulur, savrulur da iner,
Her bir zerrede bir isyan büyür, diner.

Kimsin sen, aynada gölgen mi kırık?
Sözün ağır, yüreğin çöldeki çığlık.
Bir harf düşer, bir şehir uyanır,
Bir şehir susar, bu insan neden oyalanır.

Kafeste bir kuş, ne tüyü ne kanadı,
Unutmuş özgürlüğü, unutmuş inadı.
Ama bak, ufukta bir çizgi belirir,
Kınından sıyrılır kılıç, gök delinir.

Hangi destan yazılır bu kırık kalemle?
Hangi yemin tutar bir yalan âlemde?
Ey insan, ki topraktan bir hecesin,
Sonsuzluğa sığmaz, bir an hecesin.

Dön, bak ardına, ne iz var ne yol,
Bir avuç kül, bir avuç kor, bir soluk.
Ama kor yanar, yanar da bitmez,
Kül uçar, uçar da gökten gitmez.

Söz biter mi, bitse ne kalır geriye?
Bir bıçak izi, bir gölge hediye.
Dinle, çağlar ötesinden bir ses gelir,
Kın kırılır, kılıç hakikate erişir.

Mert Karahancı
Kayıt Tarihi : 13.4.2025 11:52:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!