Aynada görülen sahte tebessümlere,
Ağulu hüzzamı ekleyerek yaptığım
Bestesi sukut yalnızlığım.
Kaçamam
Adım atsam başımda kurulur sehpaları idam.
Baharla gelen başıbozuk bir tufanın esiri,
Âheste çek kürekleri, mehtâb uyanmasın,
Bir âlemi hayâle dalan âb uyanmasın.
Âğuş'u nev-bahâr'da, hâbîdedir cihân;
Sürsün sabâh-ı haşr'e kadar, hâb uyanmasın.
Devamını Oku
Bir âlemi hayâle dalan âb uyanmasın.
Âğuş'u nev-bahâr'da, hâbîdedir cihân;
Sürsün sabâh-ı haşr'e kadar, hâb uyanmasın.
Hangi düşün mezarı var ki!
Yeri ve tarihi belli olmayan ölümle getiriyor yalnızlık sevdalara. İsimsiz mezarlarla dolu yürek kabristanı.
İçinde onca hüsran ve kaygısı olan, içinde nice umut ve yangını bulunan ve içine sevda dolan.
Berna KARAOĞLU kaleminden öz ama özlüğünde bir çile silsilesinin işareti bir şiir. Yürekten tebrik ediyorum bu yiğit dostu!
şiir yüreğinize merhaba diyorum
Pişmanlık, sevdaların gazabını azaltır mı, çoğaltır mı? bana göre çoğaltır.. Bir işe yarayacağını sanmam... Aama ders alınabilir, ona sözüm yok...
Değerli şaire düşüncemi yansıtıyor sanırım... Pişmanlığın azabı düşmüş dizelere...'Kanamalı izler' var duvarda, sessizce isyanların...
Güzeldi şiir... Tebrikler Berna Hanım...
nefis bir şiirdi can
Kaçamam
Adım atsam başımda kurulur sehpaları idam.
özellikle mi SEHPALARI İDAM dediniz
'Ben yürürüm yâne yâne aşk boyadı beni kâne
Hicrân gönül belâsın
Yine bağlandı dîl bir nev-nihâle'
Neva Makamında bir eser ney üflüyor,yürek titriyor, kalemine sağlık sevgili Berna sevgiler...
Derin kuyulardan çıkmayı öğrendik. Artık uzatılan ipler kısa gelmiyordu. Aşkı aşk ile yakalamıştık. Dudaklarımızda lisanını bilmediğimiz bir dille aşkın ölümsüzlüğünü anlatıyorduk, aşk cellâtlarına. İçimizdeki yangın yüzümüze vuruyordu. Gam kuşuna binmeden diyar diyar geziyorduk. Rüzgâr bile öper gibi esiyordu yüreğimizin duvarlarında.
Karanlık bile siyah gelmiyordu gözlerimize. Vuslat ise boynumuzda gezdirdiğimiz bir hamaili gibiydi. Fatma AVCI 10..ant..
kutluyorum, beğenerek okudum dizelerinizi, etkileyici ve bir o kadar gizemli...
Hayatın sahte yüzlerinden derledim,hüzün yağmurlarının kül rengi bulutlarından boyadım rengini...Hicranımdı birer cılız karanfil sillüetinde pembe düşlerim...
Döküldüler kucağıma birer birer...
Süperdi Sevgili Berna,tebrikler tebrikler tebrikler...
Biz kendi kaderimizle baş etmeye çalışırken belki de yaptığımız hatalarla günbegün yeni bir kaderin karelerine girip baş edilmez yaşamı daha da zorlaştırıyorduk... Artık savaşın bitmesi gerektiğini anladığımızda ise yaşanmış bir kader oluyordu tüm hayatımız... İşte pişmanlığın artık fayda vermediği bu yaşam bize daha da ağır geliyordu. Artık bu şehrin caddeleri tam kararmış, sokak lambaları artık tek tek sönüyordu.
Yazılmış bir kaderin tek karesi değişmezdi aslında ve sen bu kaderle benden kopmak için yaratılmıştın acı olan da buydu baştan bilemediğimiz bu yaşamın son karesinde ise olabildiğimizce perişan olmuştuk aslında...
Senin ve benim yazgım bu bütünlükte ayrılıkla son bulacaktı ve biz buna sadece seyirci kalacaktık... Kaldık da, sen şehirleri yakıp gittin ben çukurlar açıp sakladım kendimi hayatın son karelerine... İşte tükenmek belki de buydu sebebi sen ve ben olan bir yaşantının hüsranla bitmesiydi ömür sonuna sürecek bir sızlanmanın sebebi... Ben seni unuttum mu veya sen unutuyor musun beni, artık anlamını yitirmiş sorular bunlar.
Birbirimiz için damarlarda akan kanlar tükendi ve baş dönmeleri sarıyor yaşamın son bakışlarına...
Mustafa Yılmaz
Ant+10
Bu şiir ile ilgili 15 tane yorum bulunmakta