Çırılçıplak yorgun bir sokağın yorulmuş evlerinden çıkıyorum her sabah
Sonra Sigaramın üstüne adımı yazıp içime çekip gibi bitirmek çabasındayım seni
Bir ömür acıtsın diye haylaz bir çocuğun elindeki kör çakı ile kalın kabuklu yüreğime kazıyorum sana dair her şeyi…
Unutmalıyım biliyorum seni ve seninle gelen bilinmeyeni
Seninle yaşadıklarımı değil, bana yaşattıkların incitmeli beni
Buğulu bir cam kadar kısa sürmeli üzerindeki izleri…
Daha sonra pişman olsam da
Oturup her sabah küfrediyorum rüzgarla.
Arkasından Sözlerini yakıyorum
Sonrada sen sanıp bütün kahpelerle yatıyorum…
Saçlarını öpüyorum
Isıtıyor dudaklarım dudaklarını
Başka tene değen yanaklarım yanaklarını
Her seferinde Vaftiz oluyor çocukluğum…
Unut artık beni ve bendeki hiç olmamış sevgiliyi…
Kurşun gibisin sol yanımı vuran
Önce anlamsız bir belirti
Sonrada kan kırmızı elimin içine dolan ılık ve birden soğuyan..
Bilirmisin en çok ne acıtır beni..
Kardelenin beyazı
Beyazın üzerine düşen başka rengin kendini ispatlama çabası.
Sendeki beyazımın artık hiç olmayışı
Her gece.
Her gece başka yataklarda kana boya sendeki asi yüreğimi
Razıyım ateşlerde kül olmaya…
Sen siz cehennemin dibini bulmaya…
Nihat karaaslan 2010
Bello Nihat KaraaslanKayıt Tarihi : 13.1.2012 23:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!