Kudüs...
Ey yerin göğe en yakın olduğu şehir! Ey gökte yaratılıp yere indirilmiş şehir!
İzlerin ne kadar da derin? İbrahim, İshak, Yakup, Yusuf, İsa, ve Muhammed. (s.a.a.)
Toprağın kanla sulandığı için mi, yoksa uğradığın ihanetlere ağladığın için mi böyle nemli?
Hep senin toprağını sulasa da en acılı gözyaşları, direnenlerin olmuştu Meryem gibi, Zekeriyya gibi. Şimdi üzerinde yeni Ebrehe'ler dolaşırken, senin acını yüreğimizde çok daha derin hissetmemiz gerekirken, dilimizi bile almaz olduk adını/davanı. Yeniden Ebabil olup yağmamız gerekirdi zalimin üstüne. Şimdilerde Ebabillerin cesareti yok uçmaya.
Gündemimizi sen belirlemiyorsun artık. Suni gündemler oluşturduk kendimize. Kendi çıkarlarımızı senin/ümmetin çıkarlarının önüne koyduk. Bilmem ki bu zincire vurulmuş aklımızı, bu kirlenmiş vicdanımızı nasıl temizleriz!
Oysa biz, umudu bir sapana sıkıştırıp fırlatmak istiyordik orta yerine. Yeniden özgürlük şarkıları söylensin ve yeniden çocuklarını özgürce sevebilelim diye.
Ey Kudüs...
Kaldırırsa ancak bir vahdet kaldırır bizi yeniden ayağa. Seninle başlayacak olan, inkardan arınmış, direnişi kuşanmış bir vahdet.
Şimdi dilimizde bunun duası var;
Vahdet ver Allahım! Vahdet ver Allahım! Vahdet ver Allahım!
Dua'dan başka birşey yapmamanın mahcubiyetiyle daha fazla yazamıyor ve söyleyemediklerim için sadece üç nokta koyuyorum . . .
Muhammed AcarKayıt Tarihi : 8.5.2017 15:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!