Kudüs sayhası kıyamet sayhasıdır,
kızdı mı, gökleri gürler,
kızıldan semalar yere iner adeta, haşin,
gelirse ötelerden dönüşü yoktur,
çatlar kaburgası alemin...
Öznesi, zalim bu cümlenin;
nesnesi, kefen; eylemi zulüm,
zaman kipi hesap günü, ecel gelir,
noktası ahire kalır, bitmez bu dava,
sonu sûr'a dek uzanır.
Harem-i Şerif'inden
Sırat'a uzanan insanlığın yoludur Kudüs,
kimine uçsuz bucaksız yaylalar, kimine çakıl taşları,
kimine Necef çölünün kızgın, kızıl kumları
Velhasıl Kudüs'te başlar, Kudüs'te biter,
inişiyle çıkışıyla her yolun sonu...
Ezel ve ebed arasında sırattır Kudüs...
Bir yanda düşüp çakılanlar arzının mezarına
Diğer yanda bir rüzgar gibi süzülerek geçenler ömür sıratından:
Hepsi ayrı bir yolda, en nihayet sıratta,
Bozguna ve kavgaya gidenlerin,
Hesaba çekildiği şehirdir Kudüs.
Sûr'a üflenirken çıkan sayhanın sesinden daha haşindir,
göklerin yarılır hiddetinden, titretir arş-ı alâyı
mahzun Filistinli çocukların,
seher vakti duası...
Kudüs sayhası ilahi sayhadır;
mağrur saltanatları,
sırat-ı müstakimden şaşanları ve
cinayet kokan postalları;
savurur, çeker altından arz-ı alayı
makberine gömer ansızın...
Kayıt Tarihi : 16.5.2021 11:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!