Bazen Kudüs gibi bakıyor gözlerin
Kanayan kadim bir yaranın aktığı
Karanlık kuyular kadar derin
Ruhumun volkanlarını söndürecek kadar serin
Nedir bu sen de bulduğum şey ki;
Altın kelebekler kadar narin
Bazen Kudüs gibi ağlıyor yüreğin
Ölüme mahkûm vicdanların çığlıkları kadar hazin
Kupkuru çöllerin susayan dudaklarının beklediği,
Hızır’ın gözyaşlarına meftun bu dilencilerin
Ey Kudüs!
Ne büyüksün ki
Kalbin,
Örselenmiş medeniyetleri bağrına basan
Bir anne gibi nazenin
Bazen Kudüs gibi yazılır kaderin
Gurbette kurbiyet arayan bir dervişin
Vecdine cennetler feda eder Selahaddin
Ah Kudüs...
Sen de hasret kalır mıydın hilalin gölgesine
Sende mi çarmıhta İsa’nın ıstırabını çekecektin
Oysaki
Bu topraklar değil midir?
Hu çektikçe mest eden cihanı
Süleyman değil midir?
Beyt-i Makdis’ten seyreden bu necip halkı
Bu miracgâh Ömer’in değil midir?
Bu ümmete en âlî armağanı
Aksa dan yükselen matem değil mi?
Sonsuzluk yolunda yürüten İbrahim Halilullah’ı
Bazen Kudüs gibi beklersin hürriyeti
Esaret duvarları örerlerse haremine
Üzülme.
Şehirler Akabe oluverir,
Kutlu davan hürmetine
Bir gün
Yağmurlar billurdan tasma olsa
Vefalı boynunda
Asuman ateşler yağdırsa imanlı bağrına
Sen unutma Hak hatırına
Bu asırlık dua
Âminsiz kalmaz bir lahza
Ümit her öğün azığım olduktan sonra
Ebabiller uçuşur elbet bir gün
Cennetten ödünç semanda
Kayıt Tarihi : 25.3.2021 13:15:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!