O ki göğüslerinde Marmara Denizi, emzirir durur Karadeniz’i
Ölümsüz bir anadır şehir
O ki İstanbul’dur
Avrasya’dır, Bogaziçi Köprüsü'yle tokalaşır,
Birbirini böyle selamlar iki anakara.
Medeniyetlerin beşiğidir o,
Kavgaların, savaşların, zaferlerin şehri.
Tarihin eksikliği giderilemez parçası,
Bir karışık resimse ülkem,
Onun en renklenmiş fırçası
Süleymaniye’si, Boğaz’ı, Yeditepe’si, Galata’ sı…
Saymakla bitmez güzelliğin
İyi ki almış seni Fatih,
İyi ki fethetmiş seni küçük ülkem
Yoksa sen de fethedebilir miydin yüreklerimizi,
Isıtabilir miydin bu denli içimizi İstanbul?
Ne kadar anlatsam seni
Boş kalır elbet sana yazılacak her yeni sayfa
Nice padişahlar geldi geçti uğruna,
Nice kanlar döküldü ezan sesleri inlesin diye camilerde
Nice savaşlardan çıktı yorgun şehir,
Kalabalığın esaret dolu günleriyle boğuştu
Gâh sevdalara hüzün,
Gâh işsize umut, sokaklarda ses, ümükte nefes oldu.
Binlerce bina bitti yerden,
Hepsi senin için, hepsi bizim için İstanbul!
Umut için.
Her yeni doğan gün boğaz suları yanar, üflesem söner sanardım.
Halbuki ışık yandıkça sular soğurmuş İstanbul.
Her gizemin giz bende ve her bir köşen iz bende
Ne büyüksün koca şehir.
Beşiktaş’ı, Fener’i, Beyoğlu’su…
Bitmez semtlerin.
Topkapı, Dolmabahçe Sarayı...
Ne “gezilmez” yer İstanbul.
Yaz akşamlarının sıcaklığı serin sularında ılır senin
Bir sarhoş olsan doruğundasın neşenin
Yazdıklarım, yazacaklarım, gecenin sessizliğinde bitmez İstanbul
Bu kadarcık laf seni anlatmaya yetmez İstanbul.
23,04,2006/Aydın
Yetkin TekinKayıt Tarihi : 24.4.2006 00:27:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!