Kıyâmet-i suğrâlar harap eder gönlümü
Ruhumda hüzünlerin nokta nokta izleri
Ayrılık mevsimleri hoş gösterir ölümü
Acınacak haldedir sevgi kimsesizleri
Ellerimde karanfil gidiyorken yârâna
Gözlerim etrafımı tarıyor kare kare
Selâmın huzûrunu yüreğinde duyana
Sümbül kokan sükûtun ağlayışı âvâre
Ne pespaye dikenim güllerin ortasında
Revâyih-i tayyibe yayılırken cismime
Öldürücü bir bakış ömrün son kertesinde
Siniyor belirsizlik mühürleri ismime
Kahır rüzgârları mı beni böyle sarsıyor
Suskun duran çiçekler cezbelere kapılmış
Çile dolu mevsimler gurbetleri asıyor
Kurb-u huzûr-u Sultan ateş içre yapılmış
Rağbet ü rehbet cânı kalâklara atarken
Ben bir derbeder hissin esîri oluyorum
Günâhın dikenleri kalb evime batarken
Nokta tecellilerde Zâtını buluyorum
Her varlık bir pencere misali açılıyor
Senin o nihayetsiz nurlar dolu hüsnüne
Kurbetinin nârından hep ah'lar saçılıyor
Bu son akşamı olsun ayrılığın yümnüne
Çağır akıp giden o ebed kafilesini
Duyalım dillerinden o Ma'şûkun adını
Seyr-i âfâkî içre hakk nuru hâlesini
Temâşâ ezvâkında silsek dünya yâdını
İçim-dışım Sen olsa, Senle dolsam Sevgili
Dergâhının en âdi hizmetkârı benim yâr
Senin için açılsam, Senle solsam Sevgili
İşte o dem olurdum ebedî bir bahtiyar
Kayıt Tarihi : 25.3.2018 05:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Arayışın nağmeleri, inlemeleri, yalvarışları, temennileri...

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!