Sonbaharın hüzün kokan rüzgarları esiyordu hayatın caddelerinde,
Acının insanları önüne katıp savurduğu,
Kaderin insanlarla oynadığı gibi oynuyordu rüzgar sarı yapraklarla.
Kış kapıya dayanınca, bahçelerde işler hararetlenir bizim buralarda,
Bir karı koca geldi yardıma bu bağ bozumunda,
Camdan izledim bir süre,
Erkek, cevizleri ağaçtan düşürüyor,
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Devamını Oku
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Çile doldururlar şimdi anne kız ayrı ayrı yerlerde,
Neyin bedelini ödedikleri,
Hangi günahın cezasını çektiklerini bilmeden sorgulamadan. ..
Bu hikaye sedece denizde bir damla,hani devlet büyüklerimiz öğürür ya,
bu ülke dünyanın en büyük havaalanını,İstanbul Kanal projesini ve şimdiden damından su akıtan Marmarayı,yağmurla yıkılan otoyollarını,çöken köprüleri,insanla birlikte kayıp giden mazgalları,çöpten geçinen vatandaşı ,korkarak sokağa,caddeye inmeyen sakatları,işsizlikten kafayı yiyen tahsilli gençleri,sindirilmiş toplumsal gücüyle,işini gücünü bırakıp,kadın ve kıza eşitlik olmaz diye anıran siyasetçileri,uçkuruna zil takıp meydanlarda nara atan yandaş kitlesi ,halkın desteğiyle ekmeğini yiyen sözde kişiliksiz sanantçıyım diyenleri,iki sözcüğü bir araya getiremeyen ,kendini beğenmiş ,Türkçe'yi kendine yük sayan çılgın profesör müsvedelerini,kuzu kuzu iktidarı savunan yalakalara çamurlarına inat ,bu ülkede kadına eşitlik ve özgürlük gelecek.
Cumhuriyetle birlikte yapılan devrimi,savunacak tek kitledir kadın,kendi haklarımızı kendimiz savunacağız.Türkiye kadın örgütleri bu konuya el atmalı.Üzülerek vah vah diyerek geçiştiremeyiz.
Hala ortaçağ modelini seyretmek insanlık için büyük bir kayıptır.İnsan Hakkı;cinsiyet ayırmadan hepimizin ortak paydasıdır.Çağdaşım diyebilen, her fert taşın altına elini koymaktan kaçınmamalıdır.
Nimet Hanım,
Bu değerli eserinizi hayatımda unutmayacağım.Sizi ve nadide kaleminizi saygıyla selamlıyor ve yürekten kutluyorum.Eserinizi sayfalarıma alıyor ve binlerce arkadaşıma paylaşıyorum.Saygılarımla...Eseriniz 10 ANt,değil gökyüzündeki yıldızlar kadar ulaşılmazdır.
kadına şiddet,çok ama çok bir durum.
Malesef günümüzde çok yaygın.
bir erkek olarak utanıyorum bu durumdan.
tek çözümü eğitim diye düşünüyorum.
yüreğinize sağlık,duygulanarak okudum.
Kadın annemizdir,bacımızdır,evladımızdır veya eşimizdir.
Beni,hüzün bulutlarinin icinde,felegimi sasirtan,icim burkularak,Bir yandanda,toplumuzdaki yanlis olan cok seylere naletler yagdirdigim,öylesine gerildigim bir ortamda okudugum,sirf nemlenen gözlerimi evdekilerden gizlemek icin ara verip soluklandigim,ruhumda biraktigi izleri kolay kolay silinmeyecek,toplumumuzun hic dinmeden kanayan,kroniklesmis o derin yarasini o kadar etkileyici,sürükleyici,bir birinden carpici betimlemelerle,örneklemelerle,sanki en nadide ipekten bir kumas üstüne naksederek o kadar güzel,o kadar maharetle islenmiski,ayni konuyu isleyen sayfalarca yazilmis bir romandan daha etkiliydi benim gözümde. Kimbilir kacyüz yildir toplumumuzun kanayan yarasi,kadina siddet,kadini insandan saymamak,kadini siradan bir arac gibi görüp,deger vermemek,hor görmek.Acaba ufukta,görünürlerde bir care,bir degisim,yada yanlislara örf adet deyip körü körüne sahiplenmelerden yavasta olsa vazgecme egilimi görülüyormu..?Memleketimizde, günden güne dahada dehset veren olaylari baz aldigimizda,ne yazikki iyimser olabilmek cok zor.Ben,daha cok Anadolu´nun her kösesinde sesleri cikmayan,tek basina ayaklarinin üstünde duramayan,ekonomik özgürlügünden mahrum,o garip kadinlarimiza Tanrim yardim eglesin diye dua ediyorum.Nimet hanim,sizi ve son derece degerli güzel calismanizi en icten duygularimla kutluyorum.Selam ve saygilarimla.
güzel betimlenmiş bir hikaye ama içimizden biri belki biraz daha talihsiz biraz da hayat onu fazla hırpalamış. dünyanın bütün kadınları sorunlarla boğuşuyor az çok ya da berbat. çünkü kadınlar anne vasfı ile doğar. kaleme sağlık.
Onlarca benzer yaşam var yurdumun her köşesinde.. Kırılan hayatlar, satılan bedenler, çocukluğunu yaşayamayan anneler...Yok olan hayaller. Kimin hayatı diğerinin kine benzer... Çocuk gelinlerin... Ortaktır gözyaşları.. ortaktır tutunamayacak ellerinden alınan dalları..
İçler acısı...
Yüreğimi acıttı bu öykü.. Kutlarım duyarlı yüreğinizi. Sevgiler..
Hüznün pınar olup içe aktığı, gözlerin sağanaklara şahitlik ettiği, kasırgaların şiddetini ruhumun derinlerinde hissettiğim bir anın ayırdındayım...
Ülkemin acı ama bir o kadarda gerçeği bu. Okutulmayan cahil bırakılan kız çocukları özellikle Doğu ve güneydoğu bölgelerinde bu ve benzeri kaderleri yaşamaya mahkum bırakılmışlardır, yokluğa esir edilmişlerdir. Başlık parası adı altında bir mal gibi üç beş kuruş fiyat biçilip satılmışlardır. Yaşı ne olursa olsun, kaçıncı eş olarak giderse gitsin yeter ki evden bir boğaz daha eksilsin gayesiyle nice kardelenlerin ömürlerine fiyat biçilir. Hayatlar çalınır... Ah kanayan yaradır içimizde... Aslında oturup Güzel ülkemin bu yarasını konuşmaya kalksam iki gün hiç aralıksız anlatabilirim. Bu acı ve bir o kadarda güzel anlatılan öyküler gibi niceleri dökülür yürekte. Bu öyküye içimizdeki esen fırtınadan bir rüzgar gönderecek olsam sayfalarca yorum olur inanın...
Nimet Hanım, gönlü kocaman olan Dostum, naif yürekli dostum, bu güzel öyküne de kalemine de binlerce teşekkür ediyorum...
Selam ve Saygılarımla...++
Bir kere peşin demeliyim...: 'Öykü/şiir' kurgusuyla emek verilip hazırlanmış, gayet başarılı bir örnek, bu anlamda...
İçeriği ise biraz tanıdık... 21. yüzyılı yarılarken, bir türlü ortadan kaldıramadığımız 'feodal düzenin' çarpıklığı, özellikle kadını ezen yanı...
Ve bizim toplumumuz... Ne büyük çelişkiler içinde... Bir yanından bir yanına geçer geçmez ayrışan, birbirine zıt, birbirini asla tanımayan insancıklar...
Ülkemizin özellikle batısında yaşayan kadınlarımız... Doğu ve güneydoğuda yaşananları tahayyül bile edemiyor... Ama ortadan giderek sıkıştığının, öngörülebilir bir zaman içinde kendisinin de köleleşeceğinin bari farkına varsa...
İşte 'Küçük Kadın ve Dev Sancı...' Kim bilir, belki de daha kırkına varmadan gelen üç evlilik.. Üç ayrı kişi ve ve arada kalan bir yetim, hem de kız çocuğu...
Her işe koşan o, verilirse yiyen o, alınırsa üstüne başına giyen o... Soran yok, 'var mı bir derdin' diye... Soran yok, 'sevdin mi bu adamı verelim mi' diye...
'Kalk, eşyanı topla, seni bu adama verdim!'
İşte bu kadar...
Seçme hakkı yok, sözün üstüne söz diyecek güç, irade hiç yok...
'Kayıp hayatlar' desek mi?
Tebrik ediyorum Nimet Hanım... Toplumsal yaralarımızdan birini deştiniz.. Gözler önüne serdiniz...
Teşekkür ederim duyarlı şahsınıza...
ne yazık ki çocuk gelinler büyüdükçe.., öyküleri de büyüyor acıları da...
Acı ama gerçekçi bir anlatı/söyleşiydi...
kaleminize sağlık...
İçimi acıttı ''Küçük Kadının Hikayesi'',kadınla ilgili herşeyin acıttığı gibi...Yazık ki bizim toplumumuzda kadın hala ''mal'' durumunda...Alınıp satılabilen,dövülüp hor görülen o da olmadı ''psikolojik işkenceler'e maruz kalan...
Kadın şudur budur demeyeceğim.Kadını mal gören ''hayvanlar'a bir sözüm var sadece :Kadını alın hayattan bakalım geriye ne kalacak? Hayal bile edemezsiniz...
Tebrikler Nimet Hanım,saygımla.
Akşam akşam çok doldum taştım- dizeler beni yurdun her köşesine taşıdı durdu-ne çoktur bu öyküler- kimi yazmaz kimi yazmaya utanır- biride çıkıp bağırır işte- toplum bin yıllık geçmişi kendine dayanak yaparak kendine bir yasa anayasa oluşturmuş- zamanın bütün aydıdnlama ve aydınlıkları ne yazıkki üstüne bir tek taş koymamış- o sağır dilsiz yasarlar kör akıllarda uygulanır gider- aydınlık çağdaş bir ülkede-sessiz sessiz- kutluyorum..
Bu şiir ile ilgili 32 tane yorum bulunmakta