O,daha küçücük bir çocukken,
Dağlarda gezer oğlaklara,kuzulara çobanlık yapardı.
Bitkilere,gök yüzüne bakıp yaratanı arardı...
Küçük aklıyla onun sonsuz sevgisine sığınırdı.
Her sabah puslu hava da sürüsü ile dağlara çıkar,
Çişem çişem yağan yağmur altında sürüşünü otlatırdı.
Yağmur hızlanırsa kepeneğini başına geçirir,
Yağmurdan korunmak için mağaralara koşardı.
Yağmur dininceye kadar oğlaklara,kuzulara sarılıp,
Onlarla birlikte masumca saatlerce uyurdu...
Böyle havalar önün en çok sevdiği zamanlardı.
O ne güzel bir huzurdu,ruhda bedende mutluydu.
Sonraki hayatında hep bu huzuru arayacaktı...
Küçük çobanın ilk arkadaşları kuzular,oglaklardı.
Bir de aynı yıl doğdukları çoban köpeği ATOM'du.
Nasılda sever okşardı o iri köpeği,oglakları,kuzuları...
Mutamadiyen onlarla konuşur,
Onların başlarını sallamalarını cevap kabul eder,
Sonrada yapılması gerekeni onlara bir bir anlatırdı.
Sanki küçük çobanı anlardi sürüsü...
Asla peşini birakmazlar,ardindan koşarlardı.
O ıssız dağlarda,ormanlarda,
Küçük yüreği ne zaman korksa 'Atom' diye bağırır,
Onu yanına çağırır,basını okşardı.
Atom un varlığı ona güven verirdi...
Köpeğininde ona olan sadakatı bir başkaydı.
Ne dese yapar küçük çobanı asla üzmezdi.
Minik çobanın yanına asla bir yabancı,
Doğadan bir tehlike yaklaşamazdı.
Hemen kulaklarını diker,dişlerini gösterip tedbirini alırdı.
Bu nedenle küçük çoban kendini daima güvende hisseder,
Gün boyu güler,oynar akşam olunca eve dönerdi.
Kış aylarında şehre okumaya gider,
O dönene kadar Atom u hasret boğardı.
Küçük çobanın dönüş vaktini sanki bilirdi.
Yol ağzına gider önün yolunu bekler,
Onun ufuktan sululetini görür görmez,
Havlayarak hızla ona doğru koşar,
Ustüne atlar koklar,koklar yüzünü hasretle yalardı.
Sonrada etrafında fır fır döner özlemini anlatırdı.
Küçük çobanda ona sarılır okşar,sever ağlardı.
Bu çobanın her sene böyle geçerdi yazları.
Takiii on yaşına kadar...
O yaz köyüne döndüğünde onu bir keder bekliyordu.
Sonbaharda sevgili Atom u hastalanmış,ölmüştü.
Akrabaları çok üzülür diye çobana hebar vermemişlerdi.
Köye gelip yol çatında çoban,köpeğini göremeyince,
Içine bir sızı düşmüş 'Atom,Atom'diye dağları çınlatmıştı.
Onun her 'Atom' sesine dağlar yanıt vermiş,
Ama Atom un havlama sesi duyulmamıştı...
Sonra amcası dayanamamış acı haberi vermişti.
Çoban duyar duymaz kendini dağlara vurmuş,
daglara dogru koşmuş koşmuş,
Tırmanmış,gözlerinden akan sel olmuştu.
Ilk ve çok sevdiği dostunu kaybetmeyi
Uzun zaman kabullenememiş,yataklara düşmüştü...
Yıllar geçti büyüdü çoban adam gibi adam oldu.
Ama hiç unutmadı dağların,sürülerin,ormanın
Birde doğanin kendine öğrettiklerini...
Hayvanları,doğayı sevmeyen ne bilirdi insan sevmeyi...
Yıllarca çoban yüreğindeki dosluğu aradı.
Her insana dostça yaklaşti.
Çoban ruhuyla herkese dost olmaya çalıştı.
Yalan,riya akan dillerle her yerde karşılaşti.
Ama yılmadı dostu bulana kadar devam dedi.
Buldu kendi gibi Hakka aşık bir kaç insan.
Inandı onların dostluğuna,deli yüreğine sarıldı.
Dedi ki'Dost dostun iyi gününde kötü gününde yanında olsun.
Dost dostun aynasidir,dostluk bir kader tekkesidir.
Tekkeye eğri ödün taşıyan bizden olmasın.'
Kavilleşti dostlarıyla kavli mübarek olsun...
Deli çobanların yürekleri neşeyle,
Ruhları huzurla dolsun...
Inançtir her seyin olduran,
Güvendir dostluğu baki kılan...
(18-06-2009)
Nilufer UcukKayıt Tarihi : 31.10.2009 23:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Adı üstünde Küçük Çoban ın hikayesi...
TÜM YORUMLAR (1)