A/: Bizim Kasaba
Serin sabah çalar kalk borusunu Önce denizin sakin yüzü ışılar.
Yaşlı balıkçılar
Eskimiş yüzlerini dönerler bize.
Metal bir lenger gibi
Işılar o pörsümüş yanaklar.
Ve o kalın sesleriyle
Kayalıklara gülleler çarpar gibi
Bar bar bağırırlar:
'Haydi kalkın uşaklar,
Haydi artık uşaklar! ...'
B/: Kasabada Sabah
Ağzı yosun kokulu
Yaramaz hamsiler
Belli ki üşütmüşler.
Ve haylaz martılar
Anlaşılan kalmışlar ta akşamdan
Kütür kütür öksürürler.
Yaşlı balıkçılardan yankı bulur
Martıların öksürükleri.
Özgürlükleri uzun sürmeyecek
Anlaşılan üşütük hamsilerin.
Çünkü sabahla birlikte
Etekleri hışır hışır eder
Hüzünlü balıkçı kadınlarının.
Çiçekli bezlere sarılır
Akşamdan kalan artıkları
Kızartılmış uskumru balıklarının.
Yola çıkma vaktidir şimdi
Kadınlar bağırırlar:
'Ağlar hazır ağalar
Hazır bütün azıklar.'
3/: Salman Reis Kim?
Salman Reis işte şu Bıyıklar nah bileğim kadar.
Dar ve balık kokulu bir sokak
Misafir eder onun yoksul barakasını.
Parkasını giyer Salman Reis erkenden.
Boğuk boğuk öksürür sabaha karşı.
Öksürüğü uyandırır
Bütün mahalleliyi.
Ve mahalleli balıkçıları.
Salman Reis süzer kayalıkları.
Sonra seslenir balıkçılara:
'Haydi uşaklar hazırlayın tekneyi
Yelkenleri çabuk çözün tayfalar! '
4/: Topal Martının Hüznü
Topal martıyı sormayın.
Bu gün onun canı sıkkın mı sıkkın.
'Sakın,' der Baki reis bakıp martıya:
'Sessiz duruşu açlığından olmasın? '
Miço Mustafa der ki:
'Akşamdan artan balıkların
Tamamı onun kısmeti...'
Topal martı konar kayalıkların burcuna.
Bir tayfalar bakar.
Bir denize bakar ve ağlar
Tavanı çatlak sesiyle:
'Balığa çıkmayın ağalar
Açılmayın denize bu gün ağalar! '
5/: Denizin Çağrısı
Birer birer açılır gıcırtıyla
Yoksul barakaların ağır kapıları.
Tulumları pul pul kokan balıkçıları
Bir telaş bir telaştır alan.
Urganlar, halatlar, yağlı sicimler
Ve yosunlu yorgun kürekler
Omuzlanır birer birer.
Deniz emer güneşin ışığını. Uyanır ve derin bir nefes alır.
Rüzgar nedense o anda hızlanır.
Dalgalar tokatlar iskeleyi:
'Çözün uşaklar palamarı
Çözün iskeleden tekneyi! '
6/: Öfke Gelir Üstüme
Küçük balıkçı uzanır dümene.
Tayfaların saçları pul pul...
Savrulur tuzlu sular yanlara. Hapşırır deniz teknelerin önüne:
'Sokul. Sokul Salman reis
Hamsinin harmanına...'
Karnına gömülür ağlar suların
Uyup grileşen dalgaların çağrısına.
Gökyüzünden bulutlar iner sofraya.
Reis kızar ve haykırır tayfaya:
'Asılın bre halatlara
Asılın bre halatlara...'
7/: Topal Martı da Ağlar
Topal Martı açar kitabı orta yerinden.
Kitap tuzlu yosunlara bulanır.
Balıksı balıksı kokar kayalar.
Korkar Topal abi.
Bilir denizin bütün tarihini.
En keskin öfkesini bilir.
Sevincini ve sesini okur.
Balıkçılarsa hepsi onun adamı.
Hele Salman Reis sayın ki
Topal martının asker arkadaşı.
Ya küçük Miço?
Topal unutmaz Miço Kasım'ı.
Saran o idi kırılan bacağını.
Yaralanan kanadını tedavi eden o.
Anımsayınca geçmişte olanları
Topal martı ağlar.
Dağlar suskun öylece.
Depreme hazır kıyıdaki kayalar.
8/: Denizin Suçu
Akşam çalar yat borusunu.
Birer birer girerler
Fırtınada yontulmuş takalar
Ve yorulmuş balıkçılar limana.
Sakine ana:
'Kasım hanı? ' der çevirip gelenleri.
'Selman reis bu...' derler tayfalar,
'Ne eder eder sıyrılır fırtınadan
Sabaha varmadan daha
Ne yapar yapar sonunda ulaşır limana.'
Sakine ana ve diğer balıkçı kadınları
Elleri böğürlerinde kala kalırlar.
Ve ağlaşırlar sessiz sessiz:
'Ne ittin deniz
Ne ittin deniz? ...'
Kayıt Tarihi : 18.2.2006 15:47:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ahmet Yozgat](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/02/18/kucuk-balikcinin-gunlugu.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!