İrisinde sessizliği eski çinilerin
feraseti açık ruha
kalabalık dört duvar
âmâ duyularla
yalnızlığımı acımla yoğurdum
yüzünde mütebessim bir dekor
kopardım vaveylayı
amforasından bengisuyu dökülmüş
coğrafyaya ektim
el sanatlarını zayi etmenin eşiğinde
ebru ustası anneler
iç lekelerini sübyan yüzlerine
motif yapan tabipler
dokuyordu şifanın atlasını
korkarım kışkırtıcıydı acı
Ve de özendirici
Ölüm istiyordu
Günün kısa saçlarının tarandığı ikindilerde
Hırçın sonbahar rüzgarı kıpırtısında kalpler
Hatırladığım eski bir hüznü çiziktiriyordu
boyama kitaplarına
alışkanlıklarını
karanlık odalara defneden çocuklar
yazgıya hüzün zerk eden anaların
dilindeki devasa ağırlıktaki dualar
ölümü kepenek gibi kamburunda taşıyan
yüklüğe kaldırılmış oyuncak ayaklanmalarına
aldırmaksızın
umutları hitama ermiş
cüsseleri küçük devleşen çehreler
kalplerine düşen göktaşı altında ezilen
Öpülmemiş gözlerinde daüssıla izleri
ömürleri ipotekli yavrular
andaç kisvesiyle ölümler kaydeden
otacının uğrak yeri
Bir hevenk şavka koşar adım giderler
Uzleti analara miras bırakan vefanın evlatları
Nurhan Ülkü
Kayıt Tarihi : 22.10.2020 17:35:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)