Şimdi neredesin, hangi şehirdesin
Değişti mi gülüşün?
Hala aynı mı bakar gözlerin?
Yaşamakta mısın,
Yoksa bir ölü mü benim özlediğim?
Çocukluk ölür, çocuk kalır yüreğim
Ve gün batar elbet bu şehirde
Haziranlar eylülleri getirir
Güneş geceyi, hasret vuslatı
Seneler geçer de üstünden
Hatırası hala kalbimi yaralar
Geçer mi haziranın yirmi biri
Yaşanmış yıllar bir gölge bıraktı ardıma
Geçtiğim yollarda aklıma gelişlerinin izi var.
Yazları boşa eskitmişim yıllarca,
Ömrüm on dokuz asırdır sonbahar.
Her yaşımda ayrı hüzün,
Bir gün elimden kaydı düştü hayat
Yüzümde, gülüşümde,
gözlerimde saklı cam kırıkları
Aynada gördüğüm,aslımdan başka,
İçim duvarlar örülmüş bir deniz
Sislerle kaplı aklımın her köşesi
Yaşamak.. serin bir ıstırap bu akşamüstü
Maviliklerden bir zindan demek bu sürgün.
Kıyısından izlediğim denizlerde boğuldum
Hangi dalga kesti götürdü ruhumda umudu?
Sormadım, Sustum, Güldüm.
Solmak, kırgın çiçeklerin kaderinde var.
Kaç şehir uzağında,
Kaç yıl gerisindeyim zamanın?
Takvim yaprakları azaldıkça
Ben aynı tarihte kaldım.
Umut bitti, şiir yeşerdi;
Feza tutundu ruhumda, hırçın ve mağrur
Kuşları, çocukluğu, dizelerimi korkuttu
Fırtına, yağmur, çiçek ve kıyamet
On dokuz yıla bölündü esaret.
Kuşlar kanatlanır şimdi içimden
Yazgıma razı gelmek.. kalpten olmasa da
Her neye meyil etsem aklımda aynı anı;
Hatırımda, rüyalarımda bana acır bakışları
Acizim, avareyim, mecal yok unutmaya
......
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!