Ben, bu çağın aksine görmekteyim:
Güneşin doğuşunu ve batışını, pare pare akışını,
hem gözlerimden hem sözlerinden bedelli atışını.
Her iki saat diliminde de yaşamaktayım.
Dualarda uyanık, gözlerde yatıştayım.
Kirpik kirpik uzanmaktayım.
Yitip gider kulaklarda nameler
ve vatanını satar kahpe cüceler.
Düşünceler fahişe olur, zikirlerde işgaller.
Sabaha karşı balkon demirlerine güler popülist köleler...
Bir kargaşadır dünüm, bugünüm, yarınım
ve sessiz ılık bir kalem ile yanaştığım,
gündüzlerden arta kalan zamanım.
İşte bu yüzden, kurtulmalı...
Bunalmış yüreksiz otobüslerden,
saygısız bir kaç leşten...
Islanıyor, yosma taşlı şehr-i saadet
ve üşüyor buğulu göğün gecesinde.
Ey Ankara! Hengamesi çığırtkan,
Filinta vurmuş bağrımdan kopan et.
Dirilişin yakındır, yas etme.
Belki bugün, belki yarın; oluk oluk coşarız.
Hilal ile yıldız bağlanıp yâr olunca,
ruhum şad ü handan olur.
O gece gönlüm feth olunca,
fecre yakın bu şehir meftun olur.
Vakti gelince sükutun, ikrardan önce
Çekilir her su emilerek kendi toprağına
İşte o an,
Gözlerimden dökülür hecelerim
Ve anlık gönlüme yazılırsın Filinta...
Bugün şubatın yirmi altısı
Kandaşıma kıydı düşmanın kadıncası
Hâlâ yüreğimdedir katliamın acısı
Millet-i Sadıka'nın, vatana ihanetidir Hocalı
Üstünden geçse de seneler
Geceler boyu bidar kalmışım.
Satırlarıma sızmış gözlerimden,
bir kaç kemik parçasına bakmışım...
İnce ince sızlayan, köhne kalb-i beytimdeki yaramı
ve günleri, aylara sarmışım.
Gönlümde yankılanan ayrılığın sızısını,
Her gece, zihnimdeki düşünceler doluşur gözlerime.
Susmuş gönlümden sızar, boğazımda göleklenirsin.
Gökteki hilal yüzüne yansımış, yarım bir aydınlık var.
Buselerin diyarını görüyorum.
Ölüm gibi bakıyor gözlerin ve vuruyor beni bağrımdan.
Tek emelim, ölümün kavuşturduğu sen.
Türk'üm ben, yüreğim gereği;
Zincir vurulsa da kaçmam geri.
Dinim uludur, kuvvetlendirir beni;
Tabutluklara koysan da davama tutukluyum.
Türk, Türklerden ötesine öfkeli.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!