Açık bir pencereden anlıyor insan
Zamanın nasıl geçtiğini
Ayarsız kuşların ötüşünden yerli yersiz
Ve uzun bir söğüdün kırılan gölgesinden
Konu komşudan anlıyor insan
Hakikatin derdine düştüm
Bir ırmağın peşi üzre
Öldüm, kırklara karıştım
Sudan sonra, sudan önce
Ne bildim geçtiğim yolu
Kıyısında toplanıyoruz gecenin ve yol kesiyoruz
Tersten okuyoruz yazılmış iyi kitapları
Çünkü eşkıyalığın bütün kurallarını hiçe sayıp
pusuya yattığımız kekremsi ağacın dibinde düş kuruyoruz.
Adetimiz üzere kurulmuş düşlerin peşindeyiz
Geçmeye başlayınca her şey,
upuzundur durduğun zamanın kıyısından
Kıyı geçer, zaman geçer, durmak geçer
Bilmezsin, bir hikayesi vardır bunca hayatın
Elbette başından kavak yelleri geçer
Harikulade değil miydi o sözcük
Harlı bahçe ladeste tutuşulmuş gül
Bir akşam üzerine söylenen şiir
Ve diline inat kendi içine gömülen gönül
Biliyordum vaktim gelmişti
Suya baktım iki kişiydim
Ellerim ve ben, dağ topluyorduk erkenden
Bir kuş havalanıyordu aynısafa otundan
Ve sonunu arıyordu,
kendi sesinden ürkmüş bir değirmen
En çok çağlayan erik seslerine imreneceksin
Ve vızıltısına bal arısının çiçeğe her dokunuşunda.
Ama mümkünü yok ruhunla sen
senle gölgen
Kayıtsız bir maviliği bulursan eğer
Elin göğsünün, kafan bedeninin üstünde, dinleneceksin.
Ben bir kere galip gelmiştim efendim
Sonra mayam karıştı yokluk kervanına
Ve boyuna bile bakmadan uzayıp bir çınarın yanına
Şu çırpı bacaklarımla toprağa yürüyorum
Sözü eksiltmeğe gerek yok
Boyuna maviye doğru yüzüyor sesimdeki kış
O yüzden bağlayarak kaçıyorum sandalları üşümüş ağaçlara
Tenekeden barakalarda, bakır sıçıyor üşengeç martılar
'Üşüyorum ulan' diyor. Üşüyorum
ben ki yoksulluktan bir kanadımı
diğer kanadıma yamayarak uçuyorum
Meğer aşk her şeymiş, zamanla yalnız ölüler eskirmiş
Okun ucunda duranlarla, yayını aşktan gerenler bilirmiş
her sonbaharın sararan yapraklarla gelmediğini
Bir bahar ikindisinde geçip giden eylüller de olduğunu
Ve kerahat vakti mezara girenlerin illaki aşktan öldüğünü
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!