Karanlıktı...
Latin taş sokaklar boyunca yürüdüğüm
Ve köşeden dönüp bana doğru gelen
Kübalı bir kızdı
Uğruna coğrafyaları hatim edip
Okyanusları aştığım.
-
Islaktı...
Beline kadar inen uzun parlak siyah saçları
Ve Tanrı'nın hediyesiydi hafif yanık bacakları
İçine çektiği sert sigaranın dumanı
Şahit olunmaz bir şehvetle
Titretiyordu ateşten dudaklarını.
-
Aşıktı...
Kolunda koca bir dövmesi Ernesto'nun
Ve ucuz bir yüzük narin parmağında
Meksika sınırında vurulan eşinden
Severdi ellerini bağlayıp Onu sessizce anmayı
Anlatmıştı bana bunları bir Havana akşamında.
-
Panamalıydı...
Bakışlarımı bir bıçak kadar keskin bulan annesi
Ve dünyanın en şanslısı saymıştı kendisi
Asil kızının tesadüfen tanımasını beni
Sayılıydı lakin birlikte geçirdiğimiz günler
Bir fırtına gibi geldi yel gibi geçti.
-
Kanamalıydı...
Gönülden ateşe atlayan pervane misali sevdası
Ve gün geçtikçe açılmaktaydı göğüs yarası
Çıkardı feza'ya sessizce gözyaşı damlatırdı semadan
Görünürdü üzgün silüeti Fidel'in devrimci sarayından
Dayanamadı Kübalı kız attı kendini uçurumdan.
-
Rüyaydı...
Karadut şarabını tebessümle bana uzatması
Ve güneşin doğarak bakışmalarımızı kısaltması
Kübalı kızın daha gidecek yolu vardı
Diline eskilerden İspanyol br şarkı doladı
Antimilitarist bakışıyla gidip
Ardına bile bakmadı.
Arda KeskinkılıçKayıt Tarihi : 6.5.2011 18:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!