Kriz Şiiri - Murat Duman

Murat Duman
127

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Kriz

Tutuldu yangına yurdun her yanı,
Kriz yok diyenlere şaşar dururum,
Çürükmüş temeller yıktı mekânı,
Günbegün sıkıntı yaşar dururum.

Dünya öksürürken biz kanser olduk,
Dermansız bu derde nerden tutulduk,
Cehennem közünü yürekte bulduk,
Çöllerde bin kuyu eşer dururum.

Harcadık cepteki parayı pulu,
Asla bulunmuyor kurtuluş yolu,
Hırsız ile arsızın cepleri dolu,
Kahrımdan dağları aşar dururum.

İşveren perişan gamlar artıyor,
Bozuk teraziler yanlış tartıyor,
Doktorlar yarayı açıp örtüyor,
Aklımda bin soru deşer dururum.

İşçiler çok mağdur yaşları damlar
Kapandı fabrika devrildi çamlar,
Durmuyor nedense yapılan zamlar,
Ummandan ummana taşar dururum.

Perdesi yokluğun canlarda zülüm,
Karanlık gelecek toplumda ölüm,
Yazıyor kalemim durmuyor dilim,
Fırat Nehri gibi coşar dururum.

Düşünce çırpınır yol almaz atlar,
Faydasız ilimle zordur Sıratlar,
Feryadım yükselir ağlar muratlar,
Yorgunum bu yolda şişer dururum.

Bizi yönetenler boşuna gezmiş,
Çürük ipliklere hülyalar dizmiş,
Kalkınma sözleri yalancı pozmuş,
Murat’ım ekmeğe koşar dururum.
15.01 2009.ANKARA

Murat Duman
Kayıt Tarihi : 12.3.2009 13:27:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Kocaman bir dünya imparatorluğunun torunları olarak şu geldiğimiz hâle bakınız? Aldığımız gıdaların, içtiğimiz suların, kokladığımız havanın, yaşadığımız evrenin, yaşadığımız hayatın, kazanılması için hiçbir katkımız olmamıştır. Katkımız olmadığı hâlde de yüce Yaradan tarafından biz kullara sunulmuştur. Peki, tarihiyle övünen bu toplum ne yapmaktadır. Atalarına layık olmak için kocaman bir hiç. Şu bizim olmayan krizi ele alalım. Gerçekten de bu kriz bizim krizimiz değil, ancak ekonomisi pamuk ipliğine bağlı bir ülkenin fertleriyiz. Başkası öksürse, bizler kanser oluyoruz. Başımıza gelen yöneticilerin tamamı, sadece boş laflarla başarı elde etmeye çalıştılar. Bu güne kadar bizi yöneten Başbakan bir Amerikan Başkanıyla görüşme yaptığında, sanki Türkiye ekonomisi yüz yıl ileri gitmiş gibi havasından geçilmezdi. Bizleri, bu ve buna benzer çok başbakan idare etti maalesef. Bu durum günümüzde de başka bir versiyonuyla devam etmektedir. Krizin en büyük sebeplerinden biri, gelişmiş ülkelerin yaptıkları kaliteli ürünlerdir. O malum ülkeler, kaliteyi ucuza mal ediyor ve kolay pazar bulmakta hiç uğraş vermiyor ve bizler de geri kalmışlığın faturasını ne hazindir ki, dünya imparatorluğunun torunları olduğumuz söylerken dünya ekonomisinden ne kadar pay aldığımızı, ne kadar geri kaldığımızı hiç söylemiyoruz. Bazen düşünüyorum; “Acaba hâlimiz nice olacak, bu gidişle gelişmiş ülkelere köle olmaktan bizi kim kurtaracak? ” Bu hâlimizi başarı elde edilmiş, sanki gelişmiş ülkelerin güdümünden kurtulmuş bir edayla durmadan bu necip milleti kandırmalara devam ediliyor. Ve ben şaşıyorum. Dünyada kalkınmanın metodu belli kaliteyi yakalayarak dünya pazarına sunmak ve kendi markanı yakalamaktır. Oysa bu toplumu tüketici toplumu yapabilmenin hesapları yapılmaktadır. Allah, bu güzel vatan toprağını mükemmel yer altı zenginlikleriyle, yer üstü zenginlikleriyle donatmış. Üç tarafını denizlerle çevrili bu güzel vatan topraklarına nehirleriyle hayat vermiş, ama ne hazindir ki, gelen ve yönetmeye talip olanlar bu varlıkları görmemek için elinden geleni yapmaktadırlar. Şu bizim olmayan krize dönecek olursak, bir-iki önerim olacak: Birincisi, üretimde mutlaka kaliteye yönelmek ve iç tüketimi artırarak kendi ürettiğimizi tüketmektir. İkincisi ise işsizliği önlemek için ormanlarımızı revizyon ederek verimli topraklarımızı mutlaka ağaçlandırmaya yönelmektir. Hayvancıcığı, arıcılığı, meyveciliği ve dahası akla gelebilecek yan etkenleri güçlendirmeli, sanayide mutlaka devrim yapılmalı, her bir vatandaş sağlık güvencesi altına alınmalı, hayalcilikten mutlaka uzaklaşmalı, her kurum yaptığı işinin ehli olarak görev almalıdır. Maalesef bu memlekette iş bilmeyenler iş başına ahbap çavuş ilişkileriyle getirilmiş olup iş bilen cevherler geri plana bırakılmıştır. Aklıyla hüküm süren insanlar, bilinçsiz yöneticilerin işine gelmediği için ekonomimiz şu an bu durumdadır. Eskilerin söylemiyle; “İş bilenler iş yönetir, iş bilmeyenler iş bileni yönetir.” Aciz insanın tek silahı ağzındaki lafıdır. Yani hedefi olmayan bir toplum, dümensiz gemiye benzer. Yurdumuzu yönetenlerin de bir hedefi vardır. O hedef; iş başındayken bol bol boş sözlerle muhalefetle sen-ben kavgası yapmak, seçim zamanı da seçim kazanmaktır. Bu durum böyle devam ederse köleliğe razı olacağız, aksi taktirde Afrika ülkelerindeki insanlar gibi açlıktan ölmemiz muhtemeldir. Uzun söze ne hacet, selam ve saygılarımla…

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Murat Duman