KRAVAT'IN ÖYKÜSÜ
--Argoca “Medeniyet Yuları” dediğimiz Kravat'ı çocukluğumdan bu yana sevmezdim. “Yılan'ın sevmediği ot burnunun dibinde bitermiş...” Talebelik başladı, Kravat takmaya başladım. Daha sonra memuriyet ve politika... Bir türlü bu Kravat'tan kurtulamadım. Aslında Kravat'a olan tepkim, kendisinden olmayıp, Batı kaynaklı oluşundandır. Bir Doğulu olarak, Batı'dan gelen her şeyi kolayca kabullenemeyişimden ileri gelmektedir. Hemen altında bir Bit Eniği ararım. Çünkü Batılı ülkelerin mazisi sabıkalıdır. Bu kuşkuculuk bizim kanımıza işlemiştir. Bir süre direndikten sonra, bazılarına yenilir ve kabulleniriz. İşte Kravat da, bu yenilginin sonucu olarak, boynumuza taktığımız bir Yular'dır.
--Evet Yular'dır diyorum. Çünkü Kravat'ın öyküsü de öyle diyor: Hz. Musa bir gün Tur Dağı'nda Cenab-ı Allah ile haberleşirken, Allah ona; “Ya Musa, bana ACİZ BİR MAHLUKAT(yaratık) getir” demiş. Hz. Musa Kızıl Deniz'in kenarında dolaşırken, kendi kendine konuşurmuş; “Allah'ın yanında en aciz mahlukat ne olabilir acaba? ” diye düşünüp dururken, karşısına uyuz, yara bere içerisinde, zayıf ölmek üzere olan bir KÖPEĞ'e rastlar; “olsa olsa bundan aciz bir mahlukat olamaz” demiş ve elindeki kendiri düğüm yapmış, halka şeklinde köpeğin boynuna geçirmiş, çeke çeke Tur Dağına götürürken; birden aklına bir soru takılmış ve sormuş; “Ey Musa! Senin en aciz mahlukat olarak gördüğün bu köpek, belki de Allah'ın yanında en kıymetli bir varlıktır. Sen nereden biliyorsun? Çünkü onu da Allah yaratmıştır. Belki de sen bu köpekten daha değersiz olabilirsin...” demiş.
--Hz. Musa bu hareketi ile ne kadar yanlış yaptığını, Allah'ın yarattığı Köpeği hor gördüğünü anlamış. Hemen Köpeğin boynuna takmış olduğu YURAL'ı çıkarıp kendi boynuna takmış ve öylece Allah'ın huzuruna varmış; “Allah'ım beni bağışla. Ben senin yarattıklarından bir köpeği hor, hakir gördüm. Ben sözümü geri alıyorum. Aslında DÜNYADA EN ACİZ MAHLUKAT BENİM. Affet beni” demiş...
--Cenab-ı Allah, son anda hatasını görerek, bu hatasından dönen Musa'yı affetmiş. Eğer Musa bu hareketi yapmayıp, o Köpeği Allah'ın huzuruna götürmüş olsaydı, belki de elinden PEYGAMBERLİK GİDECEKTİ. Çünkü büyüklenmek, başkasını hor görmek çok büyük günahlardandır.
--Bu öyküyü dinledikten sonra, Kravat'ın bağlanış şekli ile bir bağ kurarak, efsanenin Hz. Musa zamanına kadar uzandığının yorumunu yaptım. Kravat'ın bu öyküsü biraz beni rahatlatmış oldu. Bundan sonra Kravat'ı Hz. Musa'nın taktığı niyet ile takmaya başladım. Ya Siz...?
--Yani Kravat'ı takarken; “Allah'ım ben çok aciz bir kulunum. Hiç kimseyi hor, hakir görmüyorum. Çok engin gönüllüyüm.” demek istiyoruz... Eğer bu öykü doğru ise, Kravat pek de karşı olunacak bir şey değilmiş... Öykü doğru olmayıp, yakıştırma dahi olsa, uyduran güzel uydurmuş ve yakıştırmış, taşı gediğine koymuş... Kravat'a karşı yenilgimin tek nedeni bu anlayış olabilir. Yine de niyet önemlidir. Çünkü “Ameller niyete göredir.” Takdir siz okuyucularındır... 29.5.2004- MEHMET DEMİR ATMALI -Gazeteci-Yazar
Kayıt Tarihi : 3.4.2006 16:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Kravat takmasını mazur gösterecek saikler aramakta olduğu dikkatlerden kaçmayan Sayın Mehmet Demir Atmalı Beyefendiye bu açıklamaları için teşekkür ediyor, sağlık ve selametle hayırlı emeklilikler diliyorum.
Efsane doğrumudur bilmem ama benim, kravatı kabullenmekdeki amaç, hiç bir varlığa küçümseyerek bakmamak ve her takışımda bunu hatırlamak diyor. EFSANE NASIL OLURSA OLSUN, KRAVATI KİM BULURSA BULSUN UMURUMDA BİLE DEĞİL. BEN BU GÜZEL NİYETİN ÖNÜNDE SAYGI İLE EĞİLİRİM. KUTLUYORUM BİR KEZ DAHA...
Ümran Tokmak
TÜM YORUMLAR (5)