Kral Tatlıses Şiiri - Erdal Yılmaz

Erdal Yılmaz
350

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Kral Tatlıses

O bir kral..!
Fakirlikten gelen
Fakirler babası.
Üzülme eey kral
Dünya
Vefasızlık dünyası…
Yüreği duygulu mu duygulu
Gördüğü vefasızlıktan
Gözleri
Sulu sulu…
Sıcacık damlalar
Yanağından süzülürken
Bir kral tanıdım
Fakirlikten gelen…
Dalmış gözleri uzaklara
Kim bilir
Neler düşünürken…
Kalakalmış bir sahilde
Eli cebinde
Tek başına üzülürken…
…………………………
Hey koca kral
Kendine gel
Dalıp dalıp, gitme öyle
Hüzünlenme
Baak
Uzaklara
Bir daha bak…
Çocukluğun mu
Aklına geldi
O günler
Deyil mi
Daha güzeldi…
Ekmek bulamasan da
Elbisen yırtık pırtık
Ayakkabın delik
Evin
Taş kovuğundan
Olsa da…
Üstün başın, toz toprak
Yıkanmamış olsa bile
O saçların dağılmış
Elin kirli kalsa bile…
…………………………
Ağla hey koca kral
Dök içini
Üşenmeden yorulmadan
Dinlerim seni...
Hani o
O kuş kovaladığın
Kara lastikli
Sapanın nerede..! ..?
Bir yanı kopmuş
Naylon ayakkabın
Kırılmış, kirli
Yarım tarağın…
Ya soğuk gecelerde
Başını koyduğun
Yastık yorganın
O taş evin….
Çala kaşık
Un çorbanı içtiğin
Tahta kaşığın
Bakır tabağın
Nerede..! ..?
…………………………
Hele
Sessiz gecelerde
Üzerine oturup
Samanyolundan kayan
Yıldızlara baktığın
Nerde o
Taş sandalyen…
Ya baharda topladığın
Kır çiçekleri…
Yapraklarını
Seviyor mu..?
Sevmiyor mu..?
Diye kopardığın
Papatyalar…
Çocukluk aşk’ın
Gökçe kız…
Bayramlarda
Şeker koyduğun
Yamalı torban…
Vefalı arkadaşın
Karabaş köpek…
Aç yattığın geceleri...
Özlüyorsun değil mi..?
Ben de öyle..!
……………………………
Haydi koca kral
Dalıp dalıp
Gitme öyle uzaklara
Çıkart elini cebinden
Kaldır fırlat ceketini sokağa…
Denize savur
Boyalı iskarpinlerini…
Çıplak ayak
Şöyle bir koşalım
Seninle sokaklarda
Deliler gibi…
……………………………
Fakirlikten gelen
Fakirler babası
Üzülmeyesin eey kral
Dünya
Vefasızlık dünyası…

Erdal Yılmaz
16 Ekim 2008 - Kayseri

Erdal Yılmaz
Kayıt Tarihi : 16.10.2008 07:44:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


İnsanın kendi şiirleri üzerine bir şeyler yazması zor bir iş, ancak bir kaç cümle önsöz gibi bir şeyler yazmam gerekirse; babamın bana yıllar öncesinde söylediği ve hala kulaklarımda uğuldayan sözlerini önsözün başlangıcı yapmam uygun olacaktır… Lise yıllarımdı; babam (şair Fazlı YILMAZ) , şiir denemelerimin bulunduğu defterimi bulmuş ve bana “oğlum gel bakalım buraya sen şiir’mi yazmaya başladın, aferin oğlum iyi bir iş yapıyorsun ancak bu yazdığın şiirler bende şöyle bir izlenim bıraktı: karasabanın sapını tutmuşsun tarla sürüyorsun ve giderken de sanki konuşarak arkanda dümdüz bir iz bırakmışsın birazcık ölçülü kafiyeli yazsan iyi olur…” demiş şiirlerim onu tatmiş etmemişti. Çünkü ona göre şiirlerim; ufka doğru uzanmış düz bir çizgide giden ve giderken de konuşan kişilerin ölçüsüz konuşmaları idi… İşte bu konuşmalardan oluşan şiirlerim; Gençlikten Çarpan Kalbimden Çocuksu çırpıntılar ve ilk esintilerdir. Bunlar; ortaokul yıllarımda başlamış ve gönülden, samimi, katkısızca anlamlı veya anlamsız olan esintilerimdir... Şiirler bazen gerçek yaşanmışlıktan esintiler olduğu gibi, hayali yaşantılardan da esintiler olabilir. İşte benim şiirlerim de böyledir. Gerçek yaşantımdan esintilerle beraber, hayali yaşantılarımdan da esintilerdir… İnsanın ömrü boyunca yaşantısı bir devirdir. Bu devir içerisinde; çocukluğu, gençliği, bekârlığı, evliliği, acıları, kederleri, ümitleri, ümitsizlikleri, zenginliği, fakirliği, sevgileri, hayalleri sığdırılmıştır. İşte bu bir hikaye’dir. İnsanın hikayesi… İnsanın bu yaşantısının herhangi bir anında hikayesi susabilir. İşte benim şiirlerimde de, gerçek veya hayali hikayem bir an geldi; Gençlikte Çarpan Kalbimdeki Çocuksu esintiler, Bir Devrin Hikayesiyle susuverdi… Yıllarca susan çocuksu esintileri artık gün ışığına çıkarmak istiyorum. Hayatın şartları içerisinde çocuksu esintilere kapalı, katılaşmış ancak insanlık sevgisine açılmış kalbimi çocuksu esintilerimle barıştırıp, birleştirmek istiyorum. Ve istiyorum ki bundan böyle sevgiler doğsun…

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Erdal Yılmaz