Susuz bir kent
Ama yasemen kokan tılsımlı ıslak bir gökyüzü
Tam da böyledir benim aşkım!
İsyan eden bir çağın
Kendi kendini kapattığı bir devrimdir aşk
Düşlerinde yeşeren yalnız bir toprağın
Uyandığındaki çorak hâli
Güneşi beklerken kendi üzerine doğan bir şiirin
Tümcesidir aşk.
Sen!
İçinde renklerini gizleyen solmuş gökkuşağı!
Ardından renklerini açacağın ıhlamur kokulu yağmur
Beyaz bir süt limanının mavi bulutlarında
Ne kadar daha masallardan rol çalacaksın!
Aslında kendine anlattığın o senaryonun
Sadece bir figüranısın
Uyan kendine diş bileyen masallardan!
Bırak gölge oyunlarını, laf ebeliğini
Zaman seni çoktan silip atmış.
İsyanın kimedir?
Yoksa, kendi susuzluğuna mı?
Seni dinleyen suskunluk yok artık, olmayacak da
Seni işiten firari deniz
Dağların tepesine kaçmış
Dağları mavinin en güzel tonuna boyamış
Belki de huzurludur orada
Bırak dokunma, kalsın!
Aşk, bazen söylenmek istenen sözün insana kattığı uzaklıktır
Bazen de uzak mesafelerde boşluklara dokunmaktır
Aşk, lalezarda saklambaç oynayan iki çocuk!
Ondandır ki her gerçek aşk, kendi masalını yazar
Ancak sahte bir devin büyütülen çarpık çıplaklığı
Tâ ki “Kral çıplak!” denilinceye kadardır.
Kayıt Tarihi : 14.1.2021 06:26:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!