Kozlu’da
bir akşam vakti,
üç Mart akşamı Kozlu’da
tutuşmuştu her yer…
Havada bulutlara saldıran,
ölüm kokan kapkara bir duman
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
İnsanlar;
Uzun Mehmet kuyusunun girişinde,
vinç kulesinin dibinde insanlar…
Ve Kozlu’nun
dik yamaçlarında tutunamayıp
yuvarlanıverecekmiş gibi duran
evlerin pencerelerinde
kadınlı çocuklu
insanlar vardı.
Son derece güzel bir şiir tebrikler saygılarımla
3 mart 1992 eminim çoğumuz o tarihi unuttuk ve şimdi siz hatırlattığınızda hafızalarda hayal meyal belirmeye başladı belkide o tarih.
Sömürü düzeni bitecek diye yollara çıkan işci ve memur bugün o sömürü düzeninin ta içinde yaer alıyor. günde 12 saat çalış 450 YTL maaş al ve evde ekmek bekleyen çoluk çocuğuna ekmek götür. sen bir dilim ekmek ile karnını doyurmaya çalışırken, yüreği beş para etmeyen patron müsveddeleri gecede milyarları eğlenceye ayırmaktan utanmazlar ve tv lerde yüzleri bile kızarmadan işci ve memur haklarından söz ederler.
Sevgili dost özür dilerim. Aıyan yüreğimi döktüm sayfanıza kısaca. artık susmalıyım. duyarlı yüreğinizi ve kaleminizi kutluyorum.
Sevgiler hep yanınızda olsun.
Tedbirsizlik... ucuz sermaye... yüzünden canların hiçe sayılmadığı insanca bir yaşamın içinde olmak dileğiyle. Tebrikler. Sevgiler
EMEĞİN hiç'e sayıldğı bir ülkede EMEĞİN en büyük değer olduğunu şiirinin hikayesi bölümünün son paragrafında çok güzel anlatmışşın anlamasını bilenlere.İnsanın(Ama İNSAN'ın)içini ürperten güzel şiirinin son sözcüklerini kapsayan küçücük çoğunluk hala insan taklidi yaparak SÖMÜRÜYE devam ediyor.Benim takıldığım,büyük çoğunluğun(üreten) küçücük çoğunluğun(sömüren) hala niyetini anlayamaması ve onlara köle olmaya devam etmeye çalışması.Üretenlerin yöneten olacağı bir dünya farkın farkına varılacağı gün gerçekleşecektir..Umudumu hiç yitirmedim.Yine şiirin hikayesi bölümünde güzel kentimi çok güzel anlatmışşın.20 küsur yıl sonra anlattığın 'sarının,kırmızının bin tonuyla' sıralanmış ağaçların arasında çocukluk arkadaşım olan seni ailem ve çocuklarımla tanıştırdığım gün gözümün önüne geldi.Anımsamayı sayfayını ailemle de okuyarak onlarlada paylaştım.Sen ve ailene ben ve ilemden sevgiler sunuyorum.Çalışmalarında başarılar dilerim. Yılmaz TURPCU
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta