Kozlu’da
bir akşam vakti,
üç Mart akşamı Kozlu’da
tutuşmuştu her yer…
Havada bulutlara saldıran,
ölüm kokan kapkara bir duman
evlerin çatısında, dağda, taşta
ciğerlerdeki en küçük bronşta
duman vardı.
İnsanlar;
Uzun Mehmet kuyusunun girişinde,
vinç kulesinin dibinde insanlar…
Ve Kozlu’nun
dik yamaçlarında tutunamayıp
yuvarlanıverecekmiş gibi duran
evlerin pencerelerinde
kadınlı çocuklu
insanlar vardı.
Yarınsız bakışlı
gözleri kömür nakışlı
insanca yaşamdan uzak
susturulmuşlar;
Vinç kulesinin
göğe uzanan ucunda
yanık insan eti kokan
kara dumanlar;
dibinde ise,
döne döne yanan
mavi ışıklar vardı.
Kozlu’ da
bir akşam vakti,
üç Mart akşamı Kozlu’da
yas vardı..
Ve,
göğsünü yumruklayıp dövünen
saçlarını yolup
yerlerde sürünen kadınlar.
Zulme eğilen başlar,
ya sabır’lı öğütler
ve korkuya tutsak
bakışlar vardı.
İsyaaan! .. Yoktu.
Bir akşam vakti,
Üç Mart 1992’de
alev alev yanıyordu Kozlu
yüreğimde tutuşan
duygular gibi.
Kozlu’da
bir akşam vakti,
üç Mart akşamı
Kozlu’da;
Duvar diplerinde
sinsi bakışlı gözler
iki yüzlü yüzsüzler,
sırmalı apoletler
sıra sıra dizilmiş G3’ler
ve telsizlerden yükselen
anonslar vardı.
İnsanlııık! .. Yoook
-tuuu.
Kayıt Tarihi : 6.3.2007 11:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Her ne yönden gelirseniz gelin, dere boylarından sanki sizlere (Hoş geldin der gibi) elini uzatan ağaçlar ve yeşilin, sarının ve kırmızının bin bir tonuyla bir renk cümbüşü karşılar sizi Zonguldak'a girerken.. Ve bu doğa güzelliği içinde yarı sarhoş girdiğiniz şehir merkezinde masmavi Karadeniz açar kollarını size ve yıllardır törpülene, sömürüle kasvetli bir görünüm alan Ereğli Kömürleri İşletmesi (E.K.İ) ' nin yani şimdiki adıyla Türkiye Taşkömürleri İşletmesi (T.T.K) ' nın kalıntıları arasından sımsıcak yürekleri ve kömür sürmeli gözleriyle maden işçileri karşılar sizi. Bir anda yuvarlanıverirsiniz, bu kentteki acımasızlığı kural bellemiş yaşamın içerisine... Ve bu emek kenti ve emekçi maden işçileri yıllardır nelerle boğuşmuş, ölümle nasıl gece gündüz pençeleşmiş ve bir arada yaşamış? Başlarsınız dinlemeye... Sizler dinlemek istersiniz belki ama ben şimdilik yalnızca 3.Mart.1992 tarihinden söz edeceğim sizlere. Bu tarih maden ocaklarının, yıllardır yeni yatırımlar yapılmamasının ve üretim zorlamasının hıncını, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği tüzük ve yönetmeliklerine uyulmamasının öfkesini yine maden işçilerinden çıkardığı Kozlu' da gökyüzünü bulut yerine acıların kapladığı bir tarihtir. Ve utanmayı bilmeyenlerin yazdığı bir utanç tarihi... 3.Mart.1992 Grizu katliamında yaşamını yitiren 263 maden işçisini ve baskı ve sömürü düzeninin katlettiği tüm dünyadaki dostlarımızı, canlarımızı, yoldaşlarımızı (Hiç unutmamak kaydıyla) saygıyla anıyorum.
Uzun Mehmet kuyusunun girişinde,
vinç kulesinin dibinde insanlar…
Ve Kozlu’nun
dik yamaçlarında tutunamayıp
yuvarlanıverecekmiş gibi duran
evlerin pencerelerinde
kadınlı çocuklu
insanlar vardı.
Son derece güzel bir şiir tebrikler saygılarımla
Sömürü düzeni bitecek diye yollara çıkan işci ve memur bugün o sömürü düzeninin ta içinde yaer alıyor. günde 12 saat çalış 450 YTL maaş al ve evde ekmek bekleyen çoluk çocuğuna ekmek götür. sen bir dilim ekmek ile karnını doyurmaya çalışırken, yüreği beş para etmeyen patron müsveddeleri gecede milyarları eğlenceye ayırmaktan utanmazlar ve tv lerde yüzleri bile kızarmadan işci ve memur haklarından söz ederler.
Sevgili dost özür dilerim. Aıyan yüreğimi döktüm sayfanıza kısaca. artık susmalıyım. duyarlı yüreğinizi ve kaleminizi kutluyorum.
Sevgiler hep yanınızda olsun.
TÜM YORUMLAR (4)