ikindi sonrası günbatısı bekler karanlık
gecenin içine ihanetin yaprakları açılır
aysıyan yüzler ikna edici mahkumiyetteler
telaşlı, yalvarır gözler, zamandan borç ister
yıldızların arkasına çağırır,
bense toprağa eğilirim.
yıldızların arkasına çağırır,
geçmişin hapishanesindeler
yolcular gelir, yeni
birbirlerinden haberli
yolcular gider, eski
bilinmez meçhüldeler.
ince bir zar gibi keser, soyar ruhu
gevşeyen çürümede bedenden
hüzün kalır geride, düzlenen yüzlerden
ikindi sonrası gün batısı bekleyen karanlık
ört üzerimizi, çıplatırken güneş
ah çocuklar! bize daha çok öğretsenize; -neden öğretmediniz? -
çabucak kırılıp yapılmayı,
gözyaşlarımız kurumadan keyifli gülmeyi
rüyalarda uçartmaların rengini
yalınayak toprakta koşmayı ve
bir kenarda habersizce kendini bulmayı...
işte o zaman ne gitme korkusu
ne aklama telaşı,
ne dünyanın kahrı,
ne de
kahrımız, ve
bitmez şüphe;
han kapısına bırakılan bebek, gelince
giderken, son kapı
yaşamış ve susmuş yaşlı bedende.
Kayıt Tarihi : 19.7.2009 09:55:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!