Sen gittin ya, çok seneler geçti üstünden.
Köyümüze nice Nisan yağmurları yağdı.
Her damlası iliklerimize kadar ıslatırken,
Geride kurşun tadında toprak kokusu kaldı.
Kundaktaki bebelerin hepsi, bak anne oldu.
Köy muhtarı, Topal Davut, Çingen Raşit hep toprak oldu.
Seni tanıyacak bir tek köyün, meydanı kaldı.
O da bayram görmez, harman dövmez, virana döndü.
Pancar ekimleri, meşhur patatesimiz, hep tarih oldu.
Buğday ekilmeyince, dövenler, yabalar antika kaldı,
Sırma gibi, soğan dizileri de bilinmez oldu.
Patozlar icat olunca, mısır mecileri hatıra kaldı.
Köyümüzde değişmedik bir tüy mü kaldı.
Baksana yüz yıllık köyün adı, mahalle oldu.
Apartmanlar yükseldi, şehre döndü.
Ne sevgiden, ne saygıdan eser kalmadı.
Aylar yıllar geçer kapın çalınmaz.
Sokakta düşersen kaldıran olmaz.
Çığlığın duyulmaz, koşan bulunmaz.
Bir acayip şekle döndü köyümüz.
Güller bile eskisi gibi kokmaz.
Gülsüm abla gibi köyün başından,
Öbür uca torunun, çağıran çıkmaz.
Her şeye kör, sağır oldu köyümüz.
Sokakta oynayan çocuklar başka,
Ellerinde bir top oynarlar işte,
Oyun parklarında, anneler başta.
Meti, Kör Ebeyi, Uzun Eşşeği unutmuş köyümüz.
Döndüğünde ne beklersin, nasıl bulursun;
Bir başından öbür başa gider durursun.
Sevgiyle yüzüne bakar mı gözler,
Korkarım orta yerde bön bön kalırsın.
Kayıt Tarihi : 25.6.2016 13:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!