Tanrım güzelliği köye veriyor
İçinden akıyor balıklı dere.
Menekşe, papatya kıra seriyor
Sevgiyle taşıyor balıklı dere.
Köyümün gözleri tam Ardahan'da.
*/*
Sesin, nefesin vardır, derinden gelen
Hasret zincirinde halkana giren
Karlı dağlarında yelinle esen
Sevgiyle koşuyor balıklı dere
Köyümün güzleri tam İstanbul'da.
*/*
Ermeni kıyımı görmüş suyumuz
Temiz suyuyla dolu derin kuyumuz
Tarihten yer alır ecdat, soyumuz
Sevgiyle coşuyor balıklı dere
Köyümün gözleri tam Antakya'da.
/*/
Gönül istemez mi köyü görmeyi
Taşında oturup örgü örmeyi
Harmandan serili bulgur dövmeyi
Aşkla tutuşuyor balıklı dere,
Köyümün gözleri tam Kırşehir'de!
*/*
Yüzükoyun yattım, suyundan içtim
Pırıl pırıl akan özünden geçtim
Buseni uzattın, aşkını seçtim
Hasretin yatışıyor balıklı dere!
Köyümün gözleri yiğit İzmir'de.
/*/
Gönülde taht kuran Dedegül Köyüm
İnsanlık uğrunda çözülen düğüm
Dedemin yaptığı camide güğüm
Canlar koşuşuyor balıklı dere
Köyümün gözleri Eskişehir'de.
/*/
Nazır'ım toprağı işleyip güldüm
Çalışmazsam eğer dikenli çöldüm
Elli sekiz yılda bir, bir Dedegül'düm
Yokluğu aşıyor balıklı dere
Köyümün gözleri tam Ankara'da.
Kayıt Tarihi : 28.3.2017 12:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
02.06.2015 Ardahan 28.03.2017 Ankara
Hep ana vatan, ana vatan, ana vatan!..
Her şeyin bir ana vatanı var. Meyvenin - sebzenin, taşın - toprağın, ırmağın - derenin, otun – ağacın… Aklımıza ne gelirse hemen hemen her şeyin bir ana vatanı var.
Bazı filmlerde kriminal çözümler üzerinde dururlar. Toprağın taşların, ağaçların özellikleri, topraktaki canlıların özellikler, hayvanların artıkları ve atıkları kriminalin konusu olur.
İnsan da böyle değil mi?
Her insanın bir özü, bulunduğu çevre ve mekanla bağları, hatta her bir zerresinin, hücresinin beslenmesi, hep bulunduğu çevre özellikleriyle eşdeğerdir. İnsanın kokusuna varıncaya kadar çevresini özellikleri etkili olur. Yedeğimiz meyve sebzeler ve hatta hayvansal ürünlerde bile farklı kokuyu, lezzeti tadar, buna göre yöresini dahi söyleyebiliriz.
Bu yüzden olmalı ki, insan doğduğu yerlerden asla vazgeçemiyor. İsterse kuru toprak, çalı çırpı, ot diken, dağ taş olsun, ama yine de doğduğu yer olsun.
Bütün özlem doğduğu yere, bütün dert doğduğu yerleri son deminde de olsa tekrar görebilme arzusu.
Benliğimize saplanmış olan bu duygu insanı kamçılar durur.
İllaki o yerlere, ilk nefes aldığı, ilk su içtiği, ilk yürüdüğü, ilk koştuğu, ilk düştüğü o yerlere çeker.
Hele hele bir de ilk sevdalar var ise o yerlerde…
Unutulmaz o yerler, o köyler.
O derler, o tepeler.
Dağ taş unutulmaz.
Kar kış unutulmaz.
Çayır çimen unutulmaz.
O yerlerin yaylaları unutulmaz.
Değerli üstat da o yerlerin özlemiyle yanıp tutuşmakta.
Özlemin köklendiği yürekte, baharla birlikte yeni ukde filizleri şiirsel bir sürgüne dönüşmüş.
Kutluyorum.
Sevgi ve saygıyla…
Hikmet Çiftçi
07 Nisan 2017
Nazır Hocam da, Dedegül 'ü anımsamış, hoş hiç unutmamış ki anımsasın.
Ne demişlerdi 'Bir insanın anavatanı çocukluğudur' Çocukluğun nerde geçtiyse orası anavatanındır diye düşünürüm ben de.
'Köyümün Gözleri ' hep yanıbaşımda, bi bakmışım Ardahan 'da, bi bakmışım İstanbul 'da, Antakya 'da, Kırşehir 'de,İzmir 'de, Eskişehir 'de ve Ankara 'da hep benimle demiş şair. Güzel memleketim her yeri ayrı güzel de , gönül yine de köyümü koyar sol yanıma deyivermiş içtenlikle....
Kutladım bu güzel şiiri. Emeğinize sağlık Değeri Öğretmenim. Sağlık ve huzur dileğimle ,saygı ve selamlar.
TÜM YORUMLAR (12)