Köyümü Özlüyorum

Mustafa Zincirkiran
427

ŞİİR


9

TAKİPÇİ

Köyümü Özlüyorum

Köyümü özlüyorum.
Elli altı yılında doğmuş olduğum
Gözlerimi açınca
Daha kimseyi tanımadan
Sadece ben ve anacığımdan
Meydana geldiğini sandığım
O küçücük; ama bambaşka olan
Çocukluk dünyamı tanıdığım
Köyümü özlüyorum.
Yaylalarda kar kaplıyken
Bizim köyde çiçek açar.
Onbeş tatilde merada
Oynayan çocuklarla beraber
Doğan kuzular da kaçar.
Saçaklarda yuva yapan
Kırlangıçlara inat sanki
Çatılara leylek göçer.
Elbistan’dan doğup kıbleye doğru
Giderken çaylarla beslenen
Bağa bahçeye can katan
Baraj gerdanlıkla süslenen
Ceyhan nehri bile selam verip
Bizim köyün ordan geçer.
Yazın sıcakmış önemli değil
Gölgesi de serinletmesin isterse.
Esen rüzgar yaksa yüzlerimi
Çatlasa dudaklarım
Ya da hiç esmese.
Ceyhan yolçatında inince,
Köye gidecek bir araba
Hemen bulamasam
Ya da hiç gelmese.
Köyün yolunda da
Yürüsem yirmi dakika.
Türkü söyleyerek
Hendeklerdeki kurbağalar
Beni dinlese.
Eğer yolda yalnızsam ve
Vakit akşamsa daha iyi
Yalnızlık korkum da azalır.
Göçmenlerin bal arıları
Köpekler gibi korkutsa.
Kanalla yol arasındaki sahada
Yine top oynuyor mu acaba
Köyümün gençleri? ..

İlk karşılaştığım insan
Tanır mı ki, köyünün yetiştirdiği
Toprağının evladını?
Yaşlıysa rahmetli babamı
Genç ise yaşıtı olan yeğenlerimi
Söyleyerek anlatsam kendimi.
Herşeye rağmen yine de bilmese
Hiç üzülmem inanın...
Tanır beni yaşıtım olan ağaçlar,
Yapılırken çocukluğumu yaşadığım
Çeşmeler, şadırvan ve dikenli teller.
Değişmiş her şey; kör kuyu neresi?
Yayarken koyunları kaçırdığım
Ekin tarlaları ve çepelce deresi? ..
Muhacir mahallesindeki evimiz
Derken sadece otlar var yerinde.
Haberim vardı söküldüğünden
Ama yine bakıyorum o tarafa.
O evimiz ki herşeydi,
Bir aileydik biz de herkes gibi.
İneğimiz oldu bazan
Bazan da sürüyle koyunumuz
Biz de tarlaya gittik çapa yapmaya,
Sonra topladık pamuğunu
Çektik kökünden çatallı küncüsünü.
Terledikçe aktı terimiz iki kaş arasından
Hem de lastik gibi uzayarak.
Ahh bir rüyâ da olsam,
Herkes varolsa orda.
Hâlâ en küçüğü olsam evimizin
Bu rüya hiç bitmese.
Yine yağmur yağınca
Biriken sularda koşarken
Lastikli pantolonum ıslansa.
Çamur olan sırtım için azar işitsem
Rahmetli anacığımdan.
Bana yeterdi
Tahta makaralarım ve
Tellerden yaptığım taksiler.
Elimle iterdim pil istemezdi.
İki beyaz yirmibeş kuruşumu
Kendim harcardım.
Ne hızlı giderdi bindiğim
Uzun kamış atım
Çatalhöyük yolunda.
Bana oyuncak olarak gemboy, robot
Ya da cep telefonunu
Kimse vermesin.
Hiçbir şey istemiyorum...
Düşünüyorum ve diyorum ki;
Eski günlerimiz, yani çocukluk günlerim
Geri gelse, ahh bir gelse,
Bir daha gitmese.
Hiç gitmese...
Hiç...
Gitmese diyorum...

Mustafa Zincirkiran
Kayıt Tarihi : 30.3.2017 15:13:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mustafa Zincirkiran