Göçtüm köyüm ben senden
Babam küçük bir öksüzken
Anamın genç kızlık yadigarı
Artık pek de kalmadı hatırı.
Siliniyor yavaştan, anıları;
Amcalar, teyzeler, dayıları,...
Çocukluğumun görmediğim
Hiç yaşamadığım özlemi!
İlk kavuşmamız ortaokul birdi..
Canlı yaşanan bir şey
Hele çocuk aklı ve hayaliyle
Unutulmuyor hiç haliyle….
Neydi o ahşap evler,
O yemyeşil bahar, o dereler
O sürüler, kuzular melemeler
Yumurtalar, sağılan sütler,...
Sabah erkenden ekine gitmeler...
Ahmet dayımın atına bindiğim
Ali’yle çimende güreştiğim
Çiftlik; anamın çocukluğuydu...
Adını asla öğrenemediğim
Bir Paytak vardı hatırladığım
Kimin nesiydi hatırlamadığım
O tepeler ve düzlükler gezdiğim
Ağpınar deresi gürül gürül
Anamdan duyduğum Hasan kayası
Bektaşoğlu, Gübüloğlu, Çiftlik...
Herkes herkesin herşeyi
Dayısı, amcası, eniştesi
Yengesi, dedesi, ninesi..
Harmanyeri yaşanan bir yerdi
Köyüm canlıydı gece gündüz
Yediden yetmişe yaşanan
Yediden yetmişe yok artık
Çoğu köyün bir köşesinde
Uzun bir uykuya dalmışlar
Rahmetle anılanlar...
İlk şahit olup şaşırdığım
Yazın bile yanan sobaydı
Nerdeyse hiç sönmeyen
Yaylaya göçülen zamanlardı
Hatırladığım yayla çok uzaktı
Ormandan yürüyerek.. Yürek lazımdı.
Yayla. Bambaşka bir dünyaydı
Unutulan gelenek göçebe yaşamı
Nasıl anlatayım eski evleri, ahşabı
Tüm renkleriyle görülesi gökkuşağını
Tüm sesleriyle köyün cümbüşü eğlenceyi
Yeşilin her tonunu yarıp geçen
Yayla boyu uzanan dereyi...
Bir okul var mıydı okunan
Hatırlamıyorum.
Sonra her gittiğimde daha
Yok oldu köyümdeki ahşap evler
Geçmişi yaşatan gelenek ve göreneklerle
Anılar,analar ve dedelerle nineler,...
Köy mahalle oldu.
Daha çok beton;
Daha çok İstanbul doldu...
Yılmaz Bektaş
Kpt Yılmaz BektaşKayıt Tarihi : 14.5.2023 17:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!