Koyu karanlığa gömülmüş gece 
Öylesine dipsiz, öylesine ıssız ki; 
Kendi kabuğunda, kendi karanlığını yaşayan 
Her ıssızlığın içinde
yaşam mücadelesi adıyla başlayan dertler 
Gündüze hükmetmekten aciz gece 
Ruhumu esir etmiş, çağırır durmadan kendi karanlığına 
Kendi yalnızlığına ortak etmeye 
Duyuyorum!
Bir nefes kadar yaklaşmış fısıltıyı duyuyorum
Kalbimde ayaklanmaya hazır bir sevda, hislerime baş kaldırıyor 
Set çekemiyorum önüne naçarım... gidişini duyuyorum 
Sen götürüyorsun söke söke
Geçmiş bir zamandan miras kalan sevdan 
son nefesini vermeye amade 
Gecenin derinliğinde kaybolmaya doğru 
En hızlı adımlarını atıyor ama 
Yürek yürüyüşü sessizliğiyle ıssızlığa sürgün gidiyor!
Yargıcı da sensin, cellâdı da 
Yalnızca kurbanı benim
‘Yalnızca kurbanı’ 
Haydi, ne duruyorsun vur son darbeni! 
Ayır can çekişen duygularımı ruhumdan 
Olur ya; dile gelirler
hiç birinin sesinde seni anımsatacak bir tını kalmasın
Uykusuzlukla sırdaş gecelerim bir daha sunmasın seni bana 
Al! Senin olsun; sana dair ne varsa
Beni bana vermeyi de bırak, vazgeçtim kendimden 
BİR ZAMAN İÇİMDE SEN VARDIN DİYE. 
Kendimden de vazgeçtim
Beni ben yapan her şeyden de vazgeçtim 
Senden geçtiğim gibi
Ben AŞKI, AŞK sanıyorken 
AŞK harflerinin toplamından büyüktür diyordum
Sayende anladım! 
A nın Aldanmak
Ş nin Şuurda yanılsama
K nın Kahrolmak olduğunu
Bir zaman dünyada her şeyin toplamı senken 
Şimdi hiçbir şeyde yok kadar bölünmüşsün 
Bir zaman çıkaramıyorken bir an fikrimden
Şimdi çarpıyorum kalbimde, adı sen olan tüm kapıları
Bir zaman, yokluğunda bağrıma taş basamam diyorken 
Şimdi, kalıp yaptım bağrımı taşlara 
Taşlar daha da soğudu
Sen kadar his yoksulu, sen kadar soğuğum artık 
Bendeki mirasın bundan ibaret
Artık sevemiyorum sevmeyi bile
Hiçbir güzel göz yakmıyor külümü 
ellerim titremiyor, ellerim terlemiyor heyecandan 
Dilim dolaşmıyor, kalp atışım tek düze 
Hep, son atış anını hasretle bekliyor
Kanım aynı hızını koruyor damarımda, ağır ve soğuğa yakın geziyor 
Duşundan henüz çıkan kadının 
tenindeki buğulu kokusu bile cezp etmiyor artık 
Kokusunu bile alamaz olmuşum, ciğerime dolmuyor
Hissetmek kelime hazinemden boşanan ilk kelime olmuş 
Hissiz bir mahlûk olmuşum, onu bile hissetmekten acizim 
Bıraktığın enkaz ne ile ölçülecek 
Sel değil ki; kumu kalsın 
Gönül bu kızım gönül, hani Allah'ın imzasını taşıyan
Oysa seni bekliyordum
Öylesine uzaklaşmış, öylesine aşınmış zamanlar önce 
Seni bekliyordum, gözlerimde hasretin yüklüydü hep 
Gecelerim geçmesin diye sensiz 
seni misafir ediyordum rüyalarıma 
Şimdi görünmesen de kâbusa dönüştürdüğün 
Huzurla uyanırdım gelmişsen içine, oysa şimdi boncuk boncuk her terde 
Yaşattım sandığın yıllar var 
Öyleyse; yaşadığım yıllar nerede? 
Görmeme uğruna seni, gözlerim dehlizleri tarıyor
HAYAT BİR SEVDAYI YILLARA YAYIP YAŞAMAKTIR 
demiştim, bir gün sana 
O an ki boş bakışından anlamalıydım istikbalimi...
Sanıyordum ki; manadaki derinliği ölçerken daldın! 
Bilememiştim, manasız bir tarz olduğunu 
Senin tarzın, kâinat gibi olabildiğince boşluk 
Yerçekimim yatağın sanma 
Çekemiyorsun artık 
Sonrası; yaşatma ortamın yok 
Ne nefes alış, ne oksijen, yaşatacak bir gündüzün yok
Karanlıktır hediyen, ısıtacak bir sevgin
Titretecek bir aşkın uzağından geçirtemezsin. 
Kısaca sen hoş, hoş olduğun kadar da boş bir görüntüsün 
Aynaya bak...
Hak vereceksin!
Kayıt Tarihi : 7.1.2011 07:11:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 


Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!