Bu bayramda gittim baba evine
Odalara girip girip ağladım
Ağıt yaktım viran olmuş haline
Hallerini görüp görüp ağladım
Issız idi mahalleler, muhitler
İnsandan fazlaydı köydeki itler
Pas bağlamış açılmayan kilitler
Her kapıya varıp varıp ağladım
Evimizin o tahtadan balkonu
Çevresinde asma üzüm salkımı
Böyle bilmiyordum köyün halkını
Nüfusunu sayıp sayıp ağladım
Kaç kişiydik şu kocaman hanede
Ne çok şey değişti yirmi senede
Yemek yerdik şu odada, sinide
Oturdum da garip garip ağladım
Dün kaybettik bizim Havva Hala’yı
Daha doldurmadı haftayı ayı
Bıraktığı vasiyetten dolayı
Salasını verip verip ağladım
Mezar taşlarını bir bir gezerim
Şu İsmail, şu Mustafa, şu Kerim
Bir çoğundan olmamıştı haberim
Eşe dosta sorup sorup ağladım
O gece rüyamda gördüm babamı
Çifte gitti hazırladı sabanı
Üstündeydi o eskimiş kabanı
Hayırlara yorup yorup ağladım
Bir an gördüm hayalini cismini
Ses vermedi çağırdım da ismini
Aynadaki vesikalık resmini
Yüzlerime sürüp sürüp ağladım
Baktım da dünyanın garip haline
Zengin olsam ne geçecek elime
Eski bir türkü dolandı dilime
Bir sigara sarıp sarıp ağladım
Ekilir de boş kalmazdı yazılar
Her ahırda vardı koyun kuzular
O günleri gönlüm nasıl arzular
Hatırlayıp durup durup ağladım
Ağustosta işte tam bu zamanda
Köyün aklı ekin ile harmanda
Davar güttüm şu dağlarda ormanda
Türlü hayal kurup kurup ağladım
Hey ağalar dünya dediğin fani
Bir mezar taşıdır herkesin sonu
Bunca yıldır boşa yormuşum canı
Dizlerime vurup vurup ağladım
Kayıt Tarihi : 3.7.2025 11:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!