“-ürperten, koyu karanlık bir geceden
teneke minarenin şerefesinden ünlenen
“es-selatü hayrül minen nevm” le uyanırım
neden sonra Asarın Gedik’ten
açar günün güneşi
gözlerimi kamaştırır, göremem
eşek arkasında kervanlar katarlanır
horozlar ötmeden daha,
yollara düzülmüş köyün evlatları
imeceye, oduna, tarlalara çifte koşarlar
teravih namazı kıldırır gibidir müezzen akşam ezanı
günü en uzun ben yaşarım komşularımdan
ayın ondördünde, yıldızlar görünmez olur
temmuzun ikinci yarısında
Gökdere’de söğüt yaprakları hışırdar
Hoyran ovasını bir baştan bir başa
tarla anlarından geçen,
her çoban
başını Akçeşmenin kurnasına tutar
kana-kana içer, yüzüne avuç avuç çarpar
hatılından taşan sudan
kimse güllerin açtığının farkında değildir
birbirinin “yüzünü gören cennetlik” komşular
oraklar, beldenatlar, urganlar hazır edilir
su testisi kağnının gölgesinde
güreler çatılır, harman yerinde
gündoğdu yeline amade tınazlar
saman, zahire,
harman veresiyeler, çecden ödenir
gölle kazanına düşer başaklar
panayır havasında taş dibekte döğülen bulgurla
kurtulur cümle köylü aş kaygısından
Gölyeri’nde güz yeline teslim armut ağaçları
silkinir bakır çalığı çalan yapraklarını
Karşıbağ’da bağbozumu yok gayri
an boylarına dizili badem ağaçları
karakış gelmeden Karaçalı’daki nadasa
tohumu ayıklanmış buğday ek
Kocadüz’de yığalını almış toprağa
ilaçlı karaarpa
anızlı tarla nadasına kelek
cansuyuna kanar Gaziri harımlarında karıklar
tadar herkes kendi mahsulünü, kökeninden dalından
Molla Tepesinden gelen kayraktaşlar konulur
bebeklerin başaltlarına
kafasının arkası düz olsun diye
dişgöllesi dağıtılır konu-komşuya
dişleri çıktığında
kardeşleri sarılır sırtlarına
işin bir ucundan gelmesi beklenir
rençber; uçan kuştan medet umar
koltuk çıkılır yeni yetme çocuklarından
kendini sürgün hissederdi,
ilk fırsatta çekip-giderdi,
köy öğretmenleri
kış boyunca her sabah,
her öğle odun çalı çekerdi okula
kandil ışığında vazife yapan mektep çocukları
çekmeden gidesi çocuklar
hep öteki tarafa çekerlerdi,
fark etmez kız-oğlan
“daha güçcük” “-daa çocuk” olurdular,
dünürcüler istemeye geldiğinde
bir bakarsın çoluk-çocuğa karışırdılar
halı dokuyan kızlar
ortaokula, askere, işe
gerçekte gurbete giderdi oğlanlar
günler, haftalar, aylar, yıllar boyu
ağıtlar düzülür karayazgılı analardan
hasret ya yeşil bir jip
ya bir pazar kamyonu,
ya da bir gelin arabası
veya iki köy öteden geçen
şoseye ulaşan yollara
düşmekle başlar
başlar da bitmez olur,
bitmez olur ahlar, ağıtlar
hasretler geri kalmazdı kara sevdalardan
bir zamanlar da “Alaman”a yollandı
köylü anaların evlatları
analar ağlar, ağıtlar yakardı
gelen her mektupla,
gelmeyen her mektupla
gidip dönmeyen oğullara,
gurbete gelin olan kızlara
başı çekkili analarda isyan
gözlerim Akgedik’de
ova yolundan gelecek vesayitlerde
bilsen!
dünyalar benim olacak!
gelsen!
hasret,
can çırpınmaya hasret,
dualarım,
beddualar olmaya yüz tuttu
“-hadi! ,
çık ta gel
her bayramda,
her düğünde”
el üstünde tuttukların,
yoluna can vereceklerin seni getirmeden
sen onları getir,
bu gün sana ihtiyacım var
bu gün
hadi davran…
bir gün kalakalacağım,
bir başıma
korkum
ondan!
! ! ………
Kayıt Tarihi : 18.11.2006 13:43:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
köy bir gün'e uyanmaktadır, gün yıl'a yıllar gurbetlere, hasretlere gebe ömürlere Çalı'da hep köye özlem vardı bu son şiirle aslında köy de gurbete gidenleri özlemektedir... çağrıya kulak vermek aahh.. ne mümkün
![İbrahim Çelikli](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/11/18/koyden.jpg)
Dil de aynı... Akraba mı neyiz?
Severek okudum yine...
Niyetim, fırsat buldukça tüm şiirlerinizi okumak.
Güzel dost;
Puanlama mekanizması galiba arızalı, düzelince geri dönüp puan borçlarımı mutlaka ödeyeceğim.
Tüm gönül puanlarım sizinle...
Selamlar.
Nafi Çelik
ova yolundan gelecek vesayitlerde
bilsen!
dünyalar benim olacak!
gelsen!
hasret,
can çırpınmaya hasret,
dualarım,
beddualar olmaya yüz tuttu
“-hadi! ,
çık ta gel
her bayramda,
her düğünde”
el üstünde tuttukların,
yoluna can vereceklerin seni getirmeden
sen onları getir,
bu gün sana ihtiyacım var
bu gün
hadi davran…
bir gün kalakalacağım,
bir başıma
korkum
ondan!
..........Gelecek kaygısı karanlıkların içinde, ayın ondördü ile aydınlık aramak , gökderede söğüt yaprakları arasında gizli, gizli bir sevda yolu gözleyip belkide söylemediğiniz bize söğüt dalindan yaptığınız düdükle hasreti çağırıyordunuz ...Akgedikte
TÜM YORUMLAR (2)