yer sofrasında
misafirin önüne peşkir
düğün okusu havlu
“Güzel Konya Hediyesi” tahta kaşık,
'-dutun gaşşık dutun' diye sunulurdu.
hoca
o gün hangi evde konuk,
herkes bilirdi
o evden -tek tüfek - atılırdı
iftarları
“-tüfek atıldı” diye içeri koşturur
dambaşında bekleyen çocuk
neden sonra ünleyen komşu
“-orucu bozdunuz mu”
çocuk “-çoğ oldu, tüfek atılalı
bozduk, bozduk”
aceleyle, girerken sofra altına
“-tüfeğ atıldığını duymamışlar da”
diye anlatır ünleyenin ne sorduğunu
Dedem '-vakit geldi' der beklemezdi, tektüfeği, ezanı
onun “köstekli saat”i vardı.
sofra kaldırılmadan, eller açılır
'Euzü besmele' ile duaya başlanır
'-niyemeti celilullah, bereketi halilullah
şefaat et Resul-Allah'
“-amiiiin”
“-sofra hergün kurulsun
Hızır Aleyhisselam elini sunsun
bu haneden gelmiş geçmişlerin ruhu uçun
bil hassa Allah rızası uçun
el Fatiha! ”
eller semaya açık tutulur
'-fatih ha! ' denince “elham”a başlanır,
kimi avcundaki bereketi boşaltır
tekrar avcunu doldurur,
'salli, barik' şükür-dua okunur
ve eller yüze sıvazlanır.
çok geçmeden teravih namazı
yaşlılar en önde saf tutarlardı
kimi arkaya getiririr şapkasının kalağını
kimi özenle iç cebindeki naylon keseden
kızının tığla ördüğü ya da
gelininin hediyesi
baklava dilimli terliğini çıkarırdı
kadınlar
ön tarafı namazlıklarla kapatılmış
mahfile çıkarlardı
'-Allah-ü Ekber'le
rükuya sonra da secdeye varırlardı
mahvildeki tahta gıcırtıları
kesilmeden daha
hoca ayağa kalkardı
ikinci tahiyyata oturuşta
'-esselam-ü aleyküm'le selam
önce sağa, sonra sola
ilahiler, tekbirler; hep bir ağızdan
birileri kendilerini fena kaptırırlardı
'Alla hümme salli, âlâ seydina
Muhammedinin Nebiyyü üm-miyyüm ve ala
alihi ve sahbihi ve sellim'
kimine üç defa yetmez, dördüncüye başlardı
müzmin “mazin ” Kabışın Musa
cemaat başka okurdu, müezzin başka
cemaat kendini frenler, müezzine uyar
aşka gelir müezzin, ilahiye başlar
varsın bülbül sesli olmasındı
“şol cennetin ırmakları
akar Allah deyu deyu
çıkmış İslam bülbülleri
öter Allah deyu deyu”
sonraki üç rekatta sürat aniden yavaşlardı
hızını alamayanlar imamdan önce
secdeye varırlardı
sonraki tesbih ulaştırılmasına
herkes gönüllü katılırdı
“hacı-hoca dakımı” cebinden çıkarır
üç devirliyi
imame başındaki püskülü güllyağı,
“hacı misi” kokulu
arkalardaki “gayfa ehli” orta yaşlılarda,
sedef tesbihler tek devirli
caminin iki-üç devirli; imamesiz,
eksik ya da farklı boncuklu
tesbihlerinden nasibini alamayanlar,
bir de Macar Apdıllası
sağ elinin parmaklarını çekerlerdi
müezzin yol açar “süphan Allah, süphan Allah”
cemaat daha yarıya varmadan
müezzin diğerine geçer
Elhamdülillah, Elhamdülillah
sonra yine cemaat bitirmeden
yüksek tondan bir “-Allah-u Ekber! ”
Allah u Ekber, Allah-u ekber”
camiden dağılırken, çocuklarda
bir an önce çıkma acelesi
kapıdan çıkıp büyükleri bekle
yaşı yerini bulmuş ihtiyarlarda
en geriye kalma mücadelesi,
“daha çok sevap yazılır”mış nedense
koca karıların ellerinde
birer gemici feneri
teravihden sonra
ev gezmelerine giderlerdi
kapı arkasındaki, tıkaçlı toprak testi
ve tepesinde ters geçirilmiş tastan,
birbirlerinin artık suyunu içerlerdi
kekik ya da ot çayı pişedurur bir yandan
sobanın üzerinde
mekge patlatılır, kalburla çalı ateşinde
kuru üzüm,
toprağa gömülmüş palamut, nuzgurt
dişi olmayanlara nohut kavurkadan kavut
Kayıt Tarihi : 21.11.2006 08:27:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İbrahim Çelikli](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/11/21/koyde-ramazan.jpg)
ve tepesinde ters geçirilmiş tastan,
birbirlerinin artık suyunu içerlerdi
kekik ya da ot çayı pişedurur bir yandan
sobanın üzerinde
mekge patlatılır, kalburla çalı ateşinde
kuru üzüm,
toprağa gömülmüş palamut, nuzgurt
dişi olmayanlara nohut kavurkadan kavut
....şiir mükemmel kaleminizi kutlarım...tebrikler
TÜM YORUMLAR (1)