Gün batımıyla başlar,
Köyde akşamlar.
Aheste aheste köye doğru,
Yürüyen,
Yaylımdan dönen,
Koyunlar,kuzular,
İnekler, hayvanlar….
Sürünün arkasında,
Eşeğin üstünde,
Kasketli bir adam.
O adam çoban,
Heybesinde kavalı,
Eşeğin yanında köpeği ile,
Mağrur ve havalı…
Hareket başladığında köyde,
Tatlı bir telaş vardır,köylüde…
Ahırlar açılır,
Kuru saman taneleri,
Yerlere saçılır.
Hayvanlar birer birer sayılır,
Ahıra alınır.
Koyunlar, kuzular melerken,
Dağdaki hayvanlar inlerine,
Girerken,
Kuşlar ağaçlardaki yerlerine,
Tünerken,
Zeynep ebe elinde helkesiyle,
Dama iner,
Süt sağmak için…
Sütler sağılırken,
Gürültü durulur,
Sessizlik kaplar her yanı,
Bambaşkadır köyde,
Akşamın her anı…
Hanayın sağ tarafında
Oda kapısı,
Eşiğinde nice ayak izleri,
Yürek yarası,
Kimler gelip geçmedi ki bu kapıdan,
Ak sakallı büyük dedeler,
Meryem, Zehra ebeler…
Oda kapısının tam karşısında,
Bir ocak,
Ocağın içinde üç ayaklı biri küçük,
Biri orta biri büyük,
Üç sacayak…
Ocağın üstünde tahtadan bir sergen,
Sergenin üzerinde bir idare lambası,
Bir saat,bir de maket dirgen,
Gaz lambasıyla oda aydınlanırken,
Süt kaynamaya başlar.
Süt kaynarken hazırlanır,
Akşam yemeği,
Tarhana çorbası ile ıspanak böreği,
Mutlulukla karışık hüzün kaplarken,
Her yüreği,
Akşam ezanı yankılanır,
Dağların ardına….
Taş olur Mustafa’nın bağrına,
Lokmalar,
Düğümlenir kalır.
Her akşam yalnızlık,
Her akşam hüzün,
Ne baharın tadı var ne de güzün,
Hayali şehre inmek,
İyi okullarda okumak,
Dalıp giderken uzaklara,
Zeynep ebesinin sesiyle irkilir.
“Çorbanı bitirmedin”
Kendine gelir.
Anne ve babasını kaybedince Mustafa,
Yüreği hep yaralı,
Gönlü, ruhu hasta,
Çoban Ali dedesi,
Zeynep ebesi,
Yok başka kimsesi,
Bazen duyulur Mustafa’nın,
Çam ağaçlarının arasından,
Yanık sesi,
Türkü söylerken…
“Sevda yüklü kervanlar”
Çoban Ali köy odasına giderken,
Odanın ocağından duman tüterken,
Yavaş yavaş köze dönüşür meşe odunu,
Komşu Kel Durali,
Elinde udu,
Odaya yürür…
Mustafa fersiz lambanın ışığında
Ders çalışır.
Zeynep ebenin yorgunluktan,
Göz kapakları kapanır.
Mustafa’nın elindeki kitap yere düşer
Öylece kalır
Dedesi Çoban Ali
Köy odasından gelir,
İçeriye girer,
Sessizce Zeynep ebenin üstünü örter.
Döşekleri yere serer,
Kucaklar Mustafa’sını,
Döşeğe yatırır,
Köz olan meşe odunun karşısına geçer,
Sigarasını yakar.
Duvarda asılı duran oğlu Hasan’ın,
Resmine bakar.
Yaşlı gözlerle…
Dalıp gider…
Zeynep ebe kendine gelir,
Uyanır
Yine uyuyup kalmışım,
Beyim diyerek…..
Eline örgüsünü alır,
Oturur Alisinin yanına.
Bir akşam kaybolurken köyde,
Geriye uzun bir sohbet kalır…
Kayıt Tarihi : 16.2.2008 12:12:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Hüseyin Sönmez](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/02/16/koyde-bir-aksam.jpg)
TÜM YORUMLAR (1)