Köy Yolu Uzun Hava Türküsü - Köy Masumiy ...

Tak eme to Manhattan! It’s a ‘Call o’Cthulhu’…That’s why, first the narrator’s gonna send me these people, then, later i will destroy all the empty skyscrapers there: No one will gonna die. No one … But, it’s somewhat different, when we think the aeroplanes o’CIA on Iraqi skies: It’s not a silent bomb, like American soldiers did, do they have mercy? it’s not a biological war, even no envelopes o’humankind is gonna lost and forgotten… but its call of cthulhu; It’s not a necessity for everybody to fight, while –xtraoerd`ly.- one listens to muse(ic fuse
-

Ne güzeldir kapanışı köy yolları
Hemzemin arterlerinin il hudutlarına …
: Gücü toplar isen
Yürür varırsın hemencik
En yakın bir komşu kente!

*
Bir takım kısmısı laflar dönüyor
Bugünlerde çevrede …
: Köylüyü küçük mü göstermeye çalışmakta
Bazı kendini bilmezler?
Köylerden geçer giderim,

yazın, bazen,
Tatillere çıkışlarda
Bir tarlaya rastlarım ve onun
Makinisti bir traktör şöförüne
Ya da bir patates satıcısı
Görünür olur araba ile
Rüzgar uçurtuşta,
Şehir dışı otobanlarda -
bir ara durur
ve belki patates, soğan satın alırım;
he he, plan porogram …
- Tek, sağ kol
Camdan dışarı
Sarkıtılı ama değil tabi sargılı
Bir vaziyette.

(Çünkü)
O köylüler güzeldir!
(Duyguları bir,
zekaları da buna uyanlardır.
onlar, duygularını zekalarının
kölesi yapanlar değillerdir)
Hem de pek çoğundan,
Şehirlerdeki yaşayanların!
*

Kocaman botlar giyeceğim
Buz dansında kayar gibi kaydırak..
Ve yaklaşan yılbaşı coşkusunda
Köyleri şehirle kapatan
Şanlı kar bembeyaz tortusunu -
dip demi gibi Türk kahvesinin, bakılan faldaki
- Yararak bir anda
Yürüyüp Everest’e geçeceğim

Nepal, Tibet, nerdeydi;
Ne tarafta kaldı?
Buna bile sevineceğim.
(O Goliath tipli robot
Coldplay mensuplarının
kendisi metal gövdesiden korkup kaçıp
uzaklaşışlarından sonra:
bunla bir ilgisi olabilir mi o robotun,
kendisi sessizliğe çekilir iken
uçandairelerine binip el, Coldplay sallarken?
aldatmış olabilir mi, o robot onları?
ancak tekrar geri dönüp ışın kementi
attığınca o uçandaireye
ve indirdiğinde kendi öelikten midesine,
ıslık çalmıştı:
Bunu,
onları mideye indirdikten sonra yaptı.
yani bence,
onların hem ondan korkup
sonra da el sallamalarına
kızmış olmalıydı.
yediğine üzülmüş olacak ki,
tanrılar dağında gene yalnız kaldı
ve/yani ıslık çalmayı
böyle mi öğrenmiş olacak;
klibinde,
‘Take’ şakısında Coldplay’in?)

Köy masumiyetinde, Bilkur Dağtaşkıran;
Kar paletleri botlarına takılı
Ayakları yakalarında asılı;
Sıktı taşı, suyunu onun içti
Ve her sıktığı taştan da aynı suyu içecek
Bir cesaret içinde taşımaktaydı;
Ama her içtiğin su bir değil, elbet bilirdi.

Bunun için köyden yola çıktı.
Dağa çıktığında
Ulaştığında en zirveye,
Çağlayanın budayarak döküldüğü
O engin pınardan içecek
Saati kurup yönünü kolay bulduğu..
Dağları delerek, taşları sıkıp:
Bilkur Dağtaşkıran’dı adı …
Bunun için bazen kadehler devirdi;
Ancak işte gerçek, saf suyu
Keşfedebilmek uğruna …
Çünkü köşesine çekilgen tesbihçiler
Yerlerinde hep saydı seğirttiler …
Ulaştığında en zirveye,
Çağlayanın budayarak döküldüğü
O engin pınardan içecek
Saati kurup yönünü kolay bulduğu..
Dağları delerek, taşları sıkıp,
Bulduğu suyunu.

Kimbilir belki de,
Anaforlardan sıyrılıp
Köycük banliyölere
Varmak istemekteydi …

Düş`ence kırkayaklar
Bolu Dağı’nda;
Sisler yarmada,
(‘) Kar kürümek sevmeyen
Bir çeşit greyder, armada(‘) –
güzel olan, karı y) ürümek;

{varsın yürürken
de kürümüş,
oh, hava ne güzel:

(‘) hayat içi, hayat çekmeden(’)
mi yaşam(ayı) bulmuş?

yok yağma, kaç kepçe
bürüdü zaten bilememişti;
dökülenlerden topladı,
işe giderken
arabanın üstünden
kar ayıklamadı
ve ayrc. özel
olanı (da) buydu

çünkü
“de” buydu, “da” buydu:
aslında farklılık
diye ir şey de yoktu …
kaşımız, gözümüz v.s.
vardı, çevremizi
yalnızca dile getirenlerdi …
böyle bir yer olmalıydı
keşf edilmemiş henüz
evrenin merkezi;
seyredip ballandırdığın
budaklandırdığın tat kazananı,
glikozdan kemirdiğin,
şekeri tüm yediğin}