Aynur Uluç - Köy Mektupları Şiiri - Anto ...

Aynur Uluç
498

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

PARMAKLARIM KALEMDE


Bilgisayar başında yazmak kolay elbette. Karanlıkta, üstelik de kollarını doğru dürüst kullanamıyorken yazabilmekte iş. Kollarını kullanamamak da ne demek, dediğini duyar gibiyim. Yanımda etleri üzerime fışkırmış kocaman ki kocaman bir kadın var, desem anlatır mı halimi bilmem? Bir de ayağımın dibinde yatan, yedi yaşlarında bir kız çocuğu. Bense, otobüste pencere ve kadın arasına sıkışmış ve burada adeta koltukla bütünleşmiş gibiyim. Aksi gibi, kâğıt üzerinde yazmak için kullandığım bölüme de elimin gölgesi vuruyor. Kontrolsüz bir şekilde çıkıp ortalığa yayılan uyku seslerindense hiç söz etmesem daha iyi. Çok uzun yıllar olmuştu tek başına yolculuk yapmayalı. Bundan olsa gerek, bu akşam yola çıkmadan önce içimde çok garip bir duygu vardı. Nasıl desem; garip bir şeydi işte. Yola çıkmadan önce senden o güzel cümleyi hediye alana dek sürdü bu garip hâl: “ Yolun, gecenin içinde ışık olsun.” Cümle o kadar güzeldi ki, aklıma sihir değmiş gibi rahatladım birden. Şimdi, kollarım bu taşkın kadının etleri altında uyuşmuş bir şekilde olduğu halde yazmaya çalışırken bile kendimi karanlıkta ışık taşıyor gibi hissediyorum; sırf, sözü edilen yolda olduğum için.
Bir ara kardeşlerimle karşılaşmış olmalıyız bir yerlerde. Onlar da bu gece, köyden İstanbul’a dönüyor olmalılar. Birbirine hangi anda ve ne kadar yakınlaştığını bilemediğin yakınlıklar. Gecenin herhangi bir anında, yolun herhangi bir kilometresinde iki farklı otobüsün içinde ters yönlerde birbirimizden habersiz geçip gideceğiz. Ya da biraz önce gerçekleştirdik bile bu karşılaşmayı. Kim bilebilir?
Biliyor musun, otobüste o kadar çok kadın ve çocuk var ki. Muavin bir ara geçerken bana, “Tek çocuksuz kadın sizsiniz” dedi. Allahtan ki gemide değiliz. Filika yetmezdi valla, maazallah otobüs devrilmeye kalksa. Şu an Anadolu topraklarında nerelerdeyiz bilmiyorum, ama hoş bir görüntünün oluşmaya başladığını söyleyebilirim dışarıda. Değmeyin keyf……… Bu cümlenin yarısında durduğumu söylemeliyim. Yazacak olduğum sözcükten utandım. Ama sana karşı değil, öncelikle kendime karşı bu utanç. Cenaze sonrası köyüne giden biri olarak keyif alıyor olmak. Hele içinde bulunduğum durumda ve tam da yazı yazan sağ koluma yapılmış basınç altında bundan söz etmekse teknik olarak da başlı başına hayli ilginç zaten.
Belki köyümü, belki de dedemi düşünmek şu anda acı vereceği için içim özlüyordur keyifleri. Belki de bundan yıllar önce köye gidişimi anımsıyor ve o yolculuktaki duyguların beni yeniden yakalamasından ürküyorumdur kim bilir. Yine böyle bir otobüs yolculuğuydu. Nasıl da gitmişti parmaklarım kaleme ve bir kâğıdın ucundan akıtmıştı duygularını:

Tamamını Oku